29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti, 100 yıllık ekonomik tarihinde önemli başarılara imza attı. Kişi başına düşen milli gelirin 45 dolardan 10 bin doların üzerine çıkması, ihracatın 19 milyar dolardan 254 milyar dolara yükselmesi, bu başarıların en önemli göstergeleri arasında yer alıyor.
Bu başarının temelinde, Cumhuriyetin kurucu kadrolarının çizdiği bağımsızlık ve milli kalkınma anlayışının yattığını söylemek mümkün. Bu anlayış, Türk iş dünyasının da motivasyon kaynağını oluşturdu.
İzmir İktisat Kongresi, Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşmenin temellerinin atıldığı önemli bir dönüm noktası oldu. Bu kongrede, özel sektör öncülüğünde sanayiye dayalı kalkınma, yabancı sermaye yatırımları, tasarruf ve finansman gibi konularda önemli kararlar alındı.
1980’li yıllar, Türkiye ekonomisi açısından bir dönüm noktası oldu. Bu dönemde, sanayi sektörüne öncü rol verildi. 24 Ocak Kararları ile birlikte ekonominin tüm kesimlerinde serbest fiyatlama ilkesi temel alınmaya başlandı. Bu sayede, sanayi üretiminde önemli bir artış yaşandı.
1995’te yürürlüğe giren Gümrük Birliği anlaşması, Türk sanayisi için bir diğer önemli dönüm noktası oldu. Bu anlaşma ile birlikte, Türkiye’nin AB ile olan ticareti serbestleştirildi. Bu sayede, Türk sanayi ürünleri, AB pazarına daha kolay erişme imkanı buldu.
Sonuç:
Cumhuriyetin 100 yıllık ekonomik başarısı, bağımsızlık ve milli kalkınma anlayışının bir sonucudur. Bu anlayış, Türk iş dünyasının motivasyonunu ve azmini artırarak, Türkiye’yi ekonomik olarak önemli bir konuma taşımıştır.