Kripto para borsaları olarak da bilinen kripto varlık hizmet sağlayıcılarının (KVHS), Türkiye’de faaliyette bulunabilmesi için 30 Haziran’a kadar Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)’na başvuru yapmaları kesinlikle gerekiyor. Kripto varlık ekosistemini düzenleme çalışmaları, geçen yıl “kripto para yasası” olarak da bilinen ilk düzenlemeyle başladı ve SPK yetkili kılındı. Bu yılın ilk çeyreğinde ise ikincil düzenlemeler olarak bilinen tebliğler, Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu tebliğler, kuruluşların başvuru yapmaları için son tarih olarak 30 Haziran’ı belirledi. Türkiye’de yerleşik kişilere hizmet sunmak isteyen kuruluşların SPK’ya başvuru yapması zorunlu hale geldi. Bu süreç, Türkiye’nin hızla büyüyen kripto varlık piyasasında yasal bir çerçeve oluşturarak hem yatırımcıları korumayı hem de sektördeki şeffaflığı ve güvenliği artırmayı hedefliyor. Kripto ekosisteminde yeni bir düzenin başlangıcı olan bu tarih, sektördeki tüm paydaşlar için büyük önem taşıyor.
Düzenlemelerin Detayları ve Başvuru Süreci
Yayımlanan tebliğlerde, kripto para borsalarının kuruluş ve işleyiş süreçlerine ilişkin usul ve esaslar belirlenirken, kuruluşlara başvuru yapmaları için 30 Haziran’a kadar süre tanındı. Bu düzenlemelere göre, Türkiye’de yerleşik kişilere hizmet sunmak isteyen kuruluşların faaliyette bulunabilmesi için SPK’ya başvuru yapmaları kesinlikle gerekiyor. Bu, piyasanın daha şeffaf ve denetlenebilir hale gelmesi açısından kritik bir adımdır. Tebliğlerde, borsaların asgari sermaye limiti 150 milyon lira, saklama kuruluşlarının ise 500 milyon lira olarak belirlendi. Bu yüksek sermaye gereksinimleri, sektöre giriş engellerini artırarak daha güçlü ve güvenilir kuruluşların piyasada yer almasını amaçlıyor.
SPK’nın paylaştığı verilere göre şimdiye kadar 88 kuruluş, kripto varlık hizmet sağlayıcısı veya saklama kuruluşu olarak hizmet vermek için başvuruda bulunurken, 17 kuruluş ise SPK’ya faaliyette bulunmayacağına dair tasfiye beyanını iletti. Bu durum, düzenlemelerin piyasada bir konsolidasyona yol açabileceğini ve küçük veya yeterli sermayeye sahip olmayan kuruluşların sektörden çekilebileceğini kesinlikle gösteriyor. Yapılan düzenlemeler ile bankaların da kripto varlık saklama hizmetinde bulunabilmelerine imkan sağlandı. Şimdiye kadar SPK’ya 5’ten fazla bankanın saklama kuruluşu için başvuruda bulunduğu açıkça görülüyor. Bu da geleneksel finans kuruluşlarının kripto piyasasına olan ilgisinin arttığını ve sektörün ana akım finansla entegrasyonunun hızlandığını gösteriyor. Yayımlanan tebliğlere göre, bankaların kripto varlık saklama hizmeti başvurusunun değerlendirilebilmesi için ise BDDK’nın uygun ön görüşü aranıyor. Bununla birlikte kripto varlık hizmet sağlayıcılarının, müşterilere ait nakitler için bir bankada hesap açmış olması da kesinlikle gerekiyor. SPK’nın faaliyette bulunanlar listesinde yer alanlar ile Tebliğin yayımı tarihinden önce başvuru yapmış olan platformların saklama altyapılarının, saklamaya ilişkin olarak belirlenen düzenlemelerle 30 Haziran tarihi itibarıyla uyumlu olması zorunluluğu da bulunuyor. Bu son tarih, sektördeki tüm aktörler için uyum sağlama konusunda önemli bir eşik teşkil ediyor.
Yerel Borsaların Yükümlülükleri ve Gelecek Projeksiyonları
Tebliğlere göre, kuruluş için SPK’dan izin alınmasını takiben 6 ay içinde faaliyet izni almak üzere başvurmayan kripto varlık hizmet sağlayıcılarının, faaliyet izni alma hakkı kesinlikle düşüyor. Ancak Kurul gerekli görmesi halinde bu süreyi toplam 1 yılı aşmamak üzere uzatabiliyor. Söz konusu gerekliliklerin tamamı ise Türkiye’deki yerleşik kişilere yönelik hizmet sunacak kripto para borsalarını sıkı bir şekilde bağlıyor. Bu, Türkiye’deki kripto yatırımcılarının korunmasını ve yerel piyasanın daha güvenli bir ortamda gelişmesini sağlamayı amaçlıyor.
Türkiye’de yerleşiklere tanıtım, reklam ve pazarlama gibi faaliyetlerde bulunmayan, kişilerin tamamen kendi inisiyatifleri ile yurt dışında yerleşik kripto varlık hizmet sağlayıcılardan aldıkları her türlü hizmetle bu kuruluşlar nezdinde açtıkları hesaplar ve işlemleri, düzenlemelerin kapsamı dışında tutuluyor. Bu ayrım, yerel piyasayı hedefleyen kuruluşlara daha sıkı denetim getirilirken, uluslararası platformlarda işlem yapan Türk vatandaşlarının bireysel tercihlerine müdahale edilmediğini kesinlikle gösteriyor. Bu yasal çerçeve, Türkiye’nin kripto varlık ekosistemini düzenleme konusunda dengeli ve kademeli bir yaklaşım benimsediğini ortaya koyuyor. Amaç, sektörün büyümesini engellemeden, riskleri minimize etmek ve yatırımcı güvenini artırmaktır. 30 Haziran, bu yeni düzenin fiilen başladığı bir tarih olarak kripto para dünyasında bir dönüm noktası olacak.