Küresel piyasalar, son dönemde ABD’deki ekonomik veriler ve Avrupa’daki siyasi gelişmelerle hareketli bir seyir izledi. ABD ekonomisinin resesyona girmeden enflasyonu düşürebileceği beklentileri güçlenirken, Güney Kore ve Fransa’da yaşanan siyasi krizler piyasalarda belirsizliği artırdı.
ABD Ekonomisi: Yumuşak İniş Mümkün Mü?
ABD’de açıklanan son ekonomik veriler, ülke ekonomisinin resesyona girmeden enflasyonu düşürebileceği yönündeki görüşleri destekledi. İş gücü piyasasındaki yavaşlama, Fed’in faiz artırım döngüsünü sona erdirme kararı ve enflasyondaki düşüş, bu beklentileri güçlendiren önemli faktörler oldu. Fed Başkanı Jerome Powell’ın yaptığı açıklamalar da bu görüşleri destekler nitelikte oldu. Powell, ABD ekonomisinin çok iyi durumda olduğunu ve bu durumun devam edeceğini belirtti.
Avrupa’da Siyasi Belirsizlik
Güney Kore ve Fransa’da yaşanan siyasi krizler ise küresel piyasalarda belirsizliği artırdı. Güney Kore’de Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un sıkıyönetim ilanı ve ardından bu kararın parlamento tarafından reddedilmesi, ülkede siyasi gerilimi yükseltti. Fransa’da ise Cumhurbaşkanı Macron’un hükümetinin düşmesiyle birlikte ülkede yeni bir siyasi dönem başladı. Bu gelişmeler, yatırımcıların dikkatini Avrupa’ya çevirerek risk algısını artırdı.
ECB’nin Faiz Kararı
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) yılın son para politikası kararı, yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor. Bölgede açıklanan veriler, resesyon endişelerini artırırken, ECB’nin faiz indirimi yapması bekleniyor. Ancak, enflasyonun hala yüksek seviyelerde olması, ECB’nin faiz indirimi konusunda daha temkinli davranmasına neden olabilir.
Küresel piyasalar, ABD ekonomisinin geleceği ve Avrupa’daki siyasi gelişmeler konusunda belirsiz bir dönemden geçiyor. ABD’nin yumuşak iniş yapması ve enflasyonun düşmesi, küresel ekonomi için olumlu bir gelişme olurken, Avrupa’daki siyasi krizler piyasalarda belirsizliği artırıyor. Yatırımcılar, önümüzdeki dönemde açıklanacak ekonomik verileri ve merkez bankalarının kararlarını yakından takip edecekler.