Küresel piyasalar, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) değişken tarife politikaları ve bu politikaların küresel ekonomi üzerindeki potansiyel etkilerine yönelik derin belirsizliklerle karmaşık bir seyir izliyor. Dünya genelinde devam eden enflasyon-resesyon ikilemi, yatırımcıların ve şirketlerin gelecek projeksiyonlarını oluşturmalarını zorlaştırırken, Çin’den gelen güçlü talep ve faiz indirimi hamleleri piyasaları destekliyor. Bu karmaşık tablo, hem küresel ekonominin kırılganlığını hem de büyük güçlerin ekonomik hamlelerinin piyasalar üzerindeki belirleyici rolünü açıkça ortaya koyuyor. Bu hafta açıklanacak önemli ekonomik veriler ve merkez bankası tutanakları, piyasaların gelecekteki yönünü belirlemede kesinlikle kritik bir rol oynayacak.


Ticaret Gerilimleri ve Fed’in Faiz Kararları: Küresel Risk Faktörleri

ABD Başkanı Donald Trump’ın hafta sonu, 1 Haziran’dan itibaren Avrupa Birliği’ne (AB) doğrudan yüzde 50 tarife uygulanmasına yönelik kararın 9 Temmuz’a ertelendiğini duyurması, piyasalarda sınırlı bir rahatlama yarattı. Ancak son haftalarda sık değişen tarife söylemleri, ekonomik aktivitenin uzun vadede yavaşlama eğilimine gireceğine yönelik endişeleri ortadan kaldırmıyor. Küresel ve bölgesel ekonomi toplantılarında “belirsizlik” temasının sıkça kullanılması, yatırımcıların karar alma ve stratejilerini belirleme süreçlerinde temkinli bir duruş sergilemelerine neden oluyor.

Analistler, bu hafta açıklanacak büyüme verileri ve ABD Merkez Bankası (Fed) Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) toplantı tutanaklarından alınacak sinyallerin ABD ekonomisindeki gidişat hakkında daha fazla bilgi vereceğini belirtiyor. Tarifeler kaynaklı yavaşlaması beklenen büyüme, ülkedeki ana ekonomik risklerden biri olarak kabul ediliyor. Fed Yönetim Kurulu Üyesi Christopher Waller’ın yıl sonuna doğru faiz indirimi ihtimalini dışlamaması, piyasalarda belirli bir beklenti oluştururken, Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee’nin kısa vadede faiz indirimi çıtasının yüksek olduğunu ifade etmesi, faiz politikalarına yönelik karışık sinyaller veriyor. St. Louis Fed Başkanı Alberto Musalem ise enflasyon beklentilerindeki yükselişin istikrarı tehdit edebileceğini dile getirerek, Fed’in ihtiyatlı duruşunu destekliyor. Bu çelişkili açıklamalar, küresel ekonominin yönü hakkında net bir tablo çizilmesini zorlaştırıyor.


Emtia Piyasalarındaki Dalgalanmalar: Platin ve Petrol Örnekleri

Dün New York Borsası’nda Anma Günü dolayısıyla işlemler gerçekleşmezken, ABD’de endeks vadeli kontratlar yeni güne pozitif bir seyirle başladı. Trump’ın AB’ye yönelik tarifesini erteleme kararı sonrasında düşüş eğiliminde hareket eden altının ons fiyatı düşüşünü ikinci işlem gününe taşıyarak yüzde 0,6 düşüşle 3 bin 320 dolardan işlem görüyor. ABD tahvil piyasalarında da alış ağırlıklı bir seyir izlenirken, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4,49 seviyesine geriledi. Dolar endeksi ise yeni güne yüzde 0,3 yükselişle 99,1 seviyesinden başladı.

Brent petrolün varil fiyatı ise düşüşünü ikinci işlem gününe taşıyarak yüzde 0,7 düşüşle 63,8 dolardan alıcı buluyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun 31 Mayıs’a çekilen toplantısı öncesinde petrol piyasalarında arz fazlasına ilişkin endişeler canlılığını koruyor. Söz konusu toplantıda üreticilerin yeni bir üretim artışını masaya yatırabileceği beklentileri fiyatlamalar üzerinde etkili oluyor.

Avrupa borsalarında ABD tarafından gelen tarife erteleme kararı sonrasında risk iştahı artarken, dün bölge borsaları cuma günkü kayıplarını geri aldı. Analistler, AB’nin en büyük ticaret ortağı olan ABD ile ticaret konusunda uzlaşı yanlısı olduğunu kaydederek, imalat sanayi aktivitesindeki düşüşün etkisiyle giderek kırılganlaşan ekonomik büyümenin istikrarı için yetkililerin agresif ticaret politikalarından uzak durduğunu ifade etti. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal gevşemesine karşın hem şirket aktivitelerinde hem de büyüme tarafında önemli iyileşmelerin olmamasının risk unsurlarından biri olduğunu vurgulayan analistler, gelecek dönemde de ECB’nin finansmana erişimi kolaylaştırmak için faiz indirmeye devam etmesinin beklendiğini söyledi. Öte yandan, bölgede ECB Başkanı Christine Lagarde’ın açıklamaları da takip ediliyor. Lagarde mevcut dünya düzeninin temellerinden sarsılmakta olduğunu ve değişen manzaranın euronun daha büyük bir uluslararası rol oynamasına kapı açabileceğini söyledi. Euronun daha büyük bir rol üstlenmesi için fırsatlar gördüğünü ifade eden Lagarde, bunun için Avrupa’nın daha derin ve daha likit bir sermaye piyasasına ihtiyacı olduğunu belirtti. Dün Almanya’da DAX 40 yüzde 1,68, İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 1,30 ve Fransa’da CAC 40 endeksi ise yüzde 1,21 değer kazandı. Bölgede endeks vadeli kontratlar yeni güne karışık başladı.

Asya tarafında negatif bir seyir öne çıkarken, Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkanı Kazuo Ueda gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonu yukarı çekmesi durumunda para politikasında düzenlemeye gideceklerini ifade etti. Enflasyon beklentilerinin yüzde 1,5 ile yüzde 2 arasında seyrettiğini ve bunun son 30 yılın en yüksek seviyesi olduğunu aktaran Ueda, özellikle pirinç fiyatında yüzde 90’lık bir artış olmak üzere gıda fiyatlarında yeniden yaşanan yükselişin temel enflasyonu da yukarı çektiğini söyledi. Bugün açıklanan verilere göre Çin’de nisan ayına ilişkin sanayi karları yüzde 3 artışla güçlenmeyi sürdürdü. Sanayi karları ocak-nisan döneminde ise yıllık bazda yüzde 1,4 yükseliş kaydetti. Analistler, açıklanan sanayi karlarının ABD ve Çin arasındaki ticaret restleşmelerine ve belirsizlik ortamına karşın Çin hükümetinin son dönemde izlediği teşvik politikalarının ekonomiyi desteklediğine ilişkin iyimserlikleri beslediğini kaydetti. Bu gelişmelerle, kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,1 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 0,6, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,3 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 0,2 geriledi.