Türk Makine İhracatında Hafif Gerileme: Küresel Ticaret Savaşları ve Yerli Üretimin Önemi Vurgulanıyor

Türkiye’nin stratejik sektörlerinden biri olan makine imalat sanayisinin ihracatı, 2025 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,1 oranında bir düşüş göstererek 6,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından açıklanan verilere göre, bu gerileme miktar bazında yüzde 7,7 olarak kaydedildi. İlk çeyrekte en fazla ihracat yapılan ülkeler Almanya (753 milyon dolar) ve ABD (400 milyon dolar) olurken, ilk 10’daki diğer ülkelerden İtalya, Birleşik Krallık, İspanya ve Romanya’ya yapılan ihracattaki artış oranları yüzde 9,2 ile yüzde 31,2 arasında değişti. Alt sektörler bazında incelendiğinde, tekstil ve konfeksiyon makineleri ihracatında 29 milyon dolarlık bir artış yaşanırken, inşaat ve madencilik makineleri ihracatında 120 milyon dolar, yıkama ve kurutma makineleri ihracatında ise 47 milyon dolarlık azalışlar görüldü. Toplamda 7 alt dalda ihracat artışı yaşanırken, bu dönemde en yüksek artış içten yanmalı motor ve aksamları kaleminde kaydedildi. Sadece Mart ayı özelinde bakıldığında ise makine ihracatının 2,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği belirlendi.

Küresel Ticaret Savaşlarının Gölgesinde Yerli Üretimin Stratejik Önemi Vurgulanıyor

  • ABD’nin Ticaret Politikaları ve Küresel Etkileri:
    • Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, açıklanan ihracat verilerini değerlendirirken, ABD Başkanı Donald Trump tarafından başlatılan ve küresel ticaret dengelerini sarsan gümrük tarifelerine dikkat çekti. Karavelioğlu, ABD’yi küresel ticaret kurallarını alt üst eden tarife savaşlarına iten temel motivasyonun, teknoloji geliştiren sektörlerdeki üretim dengelerinin bozulması olduğunu kesin bir dille ifade etti. Dünyanın en büyük makine ithalatçısı olan ABD’nin yerli üretimini koruma çabalarının şaşırtıcı olmadığını belirten Karavelioğlu, ABD’nin yıllık 530 milyar dolarlık makine ithalatına karşılık 280 milyar dolar açık verdiğini, bu dış ticaret açığında AB’nin 150 milyar dolar, Çin’in ise 340 milyar dolar fazla verdiğini kaydetti. Dünya genelindeki toplam makine imalatının yüzde 35’inin Çin’de, yüzde 53’ünün ise Uzak Doğu’da gerçekleştiği düşünüldüğünde, bu dağılımın ülkelerin rekabetçiliği ve teknoloji geliştirme kapasitesi üzerindeki etkisinin ABD’yi sert tedbirler almaya ittiği vurgulandı.
  • Çin’in Rolü ve Türkiye İçin Fırsatlar:
    • Karavelioğlu, küresel ticaret arenasında yaşanan bu karmaşık ve sürdürülemez durum karşısında, Çin’in elindeki muazzam üretim kapasitesini nasıl değerlendireceğinin tüm dünya tarafından yakından takip edildiğini belirtti. Eğer bu kaotik ortam, Türkiye ile ABD arasındaki görece avantajlı kalıcı bir ticari düzene evrilir ve bu durum ülkenin yatırım çekme potansiyelini artırırsa, bunun en önemli ön koşulunun Türkiye’nin yatırım ve faaliyet ortamının dış tehditlerdenolabildiğince korunması olduğu kesin bir dille ifade edildi.
  • AB ile İlişkiler ve Stratejik Hamleler:
    • Avrupa ekonomilerinin Çin’e kıyasla ABD pazarına daha az bağımlı olmasının ve Çin kadar sert ticaret tedbirleriyle karşılaşmayacakları yönündeki genel kanının ana pazarda bir iyimserlik yarattığını belirten Karavelioğlu, Türkiye’nin güvenilir bir ortak olarak “adil ve karşılıklı ticaret” yerine “adil ve serbest ticareti” her fırsatta dile getiren AB’nin tüm stratejik hamlelerinin yakından takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
  • Yerli Üretimin Desteklenmesi Gerekliliği:
    • Makine ithalatında son 12 aylık dönemde yüzde 5’lik bir gerileme yaşandığı bilgisini veren Karavelioğlu, yatırım teşvik belgesiyle ithal edilen makinelere uygulanan vergi istisnasının devam etmesinin, teknoloji geliştiren bu alandaki yatırım iştahını sınırlamakla kalmayıp, ara girdileri benzer vergilere tabi olan yerli ve yabancı kaliteli makine üreticilerini de haksız rekabete soktuğunu dile getirdi. Karavelioğlu, üzerinde çalışılan yeni yatırım teşvik sisteminde yerli makineleri önceleyen tedbirlerin geliştirilmesinin küresel konjonktürün bir zorunluluğu olduğunu kesin bir şekilde ifade etti.

Türkiye’nin makine ihracatında ilk çeyrekte yaşanan hafif gerileme, küresel ticaret arenasında yaşanan belirsizliklerin ve korumacılık eğilimlerinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Makine İhracatçıları Birliği’nin vurguladığı gibi, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının potansiyel etkileri yakından takip edilmeli ve Türkiye’nin yatırım ve faaliyet ortamı dış tehditlerden korunmalıdır. Aynı zamanda, yerli makine üretiminin desteklenmesi ve haksız rekabetin önlenmesi, sektörün sürdürülebilir büyümesi ve küresel rekabet gücünün artırılması açısından hayati önem taşımaktadır. Türkiye’nin AB ile olan ekonomik ilişkileri ve bu pazardaki stratejik hamleleri de makine ihracatının geleceği açısından belirleyici olacaktır.