İzmir’in gözde turizm merkezlerinden Dikili açıklarında yer alan ve “Türkiye’nin Maldivleri” olarak anılan Garip Adası, icradan satışa çıkarıldı. 357 dönümlük bu eşsiz ada parçası için belirlenen değer 1 milyar 73 milyon lira gibi oldukça yüksek bir meblağ. Açık artırma usulüyle gerçekleştirilecek bu satış, adanın geleceği hakkında önemli soru işaretleri doğuruyor. Daha önce lüks turizm tesisleri yapılması planlanan adanın mülkiyeti, Fİ Yapı’dan FETÖ soruşturması sırasında TMSF’ye geçmişti. Bu durum, adanın hem doğal güzellikleri hem de geçmişiyle ilgili tartışmaları beraberinde getiriyor. Bu yazıda, Garip Adası’nın icradan satış sürecini, adanın özelliklerini, geçmişini, gelecekteki olası kullanım alanlarını ve bu satışın bölgeye etkilerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Garip Adası’nın Özellikleri ve Potansiyeli: Doğal Güzelliklerin Ortasında Bir Yatırım Fırsatı mı?

Garip Adası, İzmir’in Dikili ilçesi Bademli Mahallesi açıklarında yer alıyor. En yakın karaya 1,1 km mesafede bulunan ada, doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor. Zeytin, çam ve makilik bitki örtüsüne sahip olan ada, özellikle yaz aylarında tekneyle ulaşım sağlanabilmesiyle yat turizmi için önemli bir potansiyele sahip. İcra ilanında adanın “zeytinli tarla” niteliğinde olduğu belirtilse de, adanın doğal yapısı ve konumu, turizm yatırımları için oldukça uygun olduğunu gösteriyor. Daha önce adada lüks oteller ve Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeleyen ay ve yıldız şeklinde villalar yapılması planlanıyordu. Ancak, bu projeler hayata geçirilemedi. Adanın Termal Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi sınırları içerisinde yer alması, turizm potansiyelini daha da artırıyor. Ancak, adada 1/25000 ölçekli nazım imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı bulunmaması, gelecekteki projeler için bazı zorluklar yaratabilir.

Geçmişten Günümüze Garip Adası: Mülkiyet Değişikliği ve Hukuki Süreçler

Garip Adası’nın geçmişi, mülkiyet değişiklikleri ve hukuki süreçlerle dolu. 2010 yılında Fİ Yapı tarafından 32 milyon dolar bedelle satın alınan ada, 2016 yılında 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında TMSF’ye devredilmişti. Fİ Yapı’ya TMSF yetkilileri kayyum olarak atanmış ve bu kararla birlikte başta Garip Adası olmak üzere şirketin tüm malvarlıkları TMSF’nin mülkiyetine geçmişti. Bu durum, adanın geleceği hakkında uzun süren bir belirsizlik yaratmıştı. İcradan satış kararı, bu belirsizliği ortadan kaldırarak adanın yeni bir döneme girmesinin önünü açıyor.

İcradan Satış Süreci ve Beklentiler: Adanın Geleceği Ne Olacak?

Garip Adası’nın icradan satışı, 22 Ocak 2025 tarihinde gerçekleştirilecek. 1 milyar 73 milyon lira gibi yüksek bir başlangıç bedeliyle satışa çıkarılan adanın, kim tarafından satın alınacağı ve gelecekte nasıl kullanılacağı merak konusu. Adanın turizm potansiyeli göz önüne alındığında, büyük turizm şirketlerinin veya yatırımcıların ilgisini çekmesi bekleniyor. Ancak, adanın imar planlarının olmaması, olası projelerin hayata geçirilmesi sürecinde bazı zorluklar yaratabilir. Adanın yeni sahibinin, doğal çevreyi koruyarak ve bölgeye değer katacak projeler geliştirmesi bekleniyor. Aksi takdirde, adanın doğal güzelliklerinin zarar görmesi ve bölge halkının tepkisini çekmesi kaçınılmaz olacaktır.

Doğal Güzelliklerin Korunması ve Sürdürülebilirlik: Gelecek Nesillere Miras

Garip Adası’nın icradan satışı, sadece bir mülkiyet değişikliği değil, aynı zamanda adanın geleceği için de önemli bir dönüm noktasıdır. Adanın doğal güzelliklerinin korunması ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun projelerin hayata geçirilmesi, hem bölge halkı hem de çevre açısından büyük önem taşıyor. Adanın yeni sahibinin, bu sorumluluğun bilincinde olması ve adayı gelecek nesillere en iyi şekilde miras bırakması gerekiyor. Aksi takdirde, bu eşsiz doğal güzellik yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle, satış sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve adanın geleceğiyle ilgili kararların tüm paydaşların katılımıyla alınması büyük önem taşıyor.

“Türkiye’nin Maldivleri” olarak anılan Garip Adası’nın icradan satışa çıkarılması, hem bölge halkı hem de ülke turizmi açısından önemli bir gelişme. Adanın doğal güzellikleri, turizm potansiyeli ve geçmişi göz önüne alındığında, bu satışın adanın geleceğini nasıl etkileyeceği merak konusu. Önemli olan, adanın yeni sahibinin doğal çevreyi koruyarak ve bölgeye değer katacak projeler geliştirmesidir. Aksi takdirde, bu eşsiz doğal mirasın kaybedilmesi kaçınılmaz olacaktır. Satış sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve adanın geleceğiyle ilgili kararların tüm paydaşların katılımıyla alınması, adanın sürdürülebilir bir şekilde korunması ve geliştirilmesi için kritik önem taşıyor. Bu satış, sadece bir mülkiyet devri değil, aynı zamanda bir doğal mirasın geleceğinin de belirlenmesi anlamına geliyor.

Bolat, küresel ekonominin 2023 yılında zorlu bir dönemden geçtiğini belirterek, “Dünya ticaretinde 2023’ün ocak-eylül döneminde 2022 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 5,6 gerileme söz konusudur. Küresel mal ithalatı da yüzde 6,2 oranında geriledi.” dedi.

Türkiye ekonomisinin bu zorlu koşullara rağmen büyümeye devam ettiğini vurgulayan Bolat, şunları söyledi:

“Türkiye’nin ihracatı 2023’ün 3. çeyreğinde yüzde 5,9 arttı ve 9 ayı ortalama yüzde 4,7 büyümeyle geçirdik. Bu şu anlama geliyor. Son 13 çeyrekte Türkiye ekonomisi büyümeye devam etti. Almanya’nın yüzde 0,6 küçüldüğü, Avro bölgesinin yüzde 0,5’larda büyüdüğü bir tabloda bizim Türkiye olarak yüzde 4,7 olarak büyümemiz sevindirici.”

Bolat, Türkiye’nin G20 ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldığını belirterek, “9 ay sonu itibariyle yıllıklandırılmış anlamda milli gelir rakamımız 1 trilyon 75 milyar doları aştı. İnşallah 1 Mart’ta TÜİK büyüme rakamlarını açıkladığında 1 trilyon 100 milyar doları aştığımızı görmeyi ümit ediyoruz.” dedi.

Bolat, Türkiye’nin turizm ve otomotiv sektörlerinde de önemli başarılar elde ettiğini belirterek, şunları söyledi:

“2023’te 55 milyon turist sayısı ile dünyada 4. büyük ülke konumunda tamamladık. Turizm gelirleri olarak ilk 9 ayda 41,4 milyar dolar ile yılı da 50 milyar dolar turizm geliriyle kapatıp dünyada 7. sırayı elde etmiş olacaktık. Otomotiv sektörümüz Cumhuriyet tarihinin en yüksek üretim ve iç pazar satış rakamını ve ihracat satış rakamını kırdı. 1,5 milyon araç üretimi, 35 milyar dolarlık ihracat ve 1 milyon 256 bin ticari araç iç pazar satışıyla Cumhuriyet tarihinin rekorlarını parçaladı. Dünyada 13. sıradayız. Avrupa’da 4. sıradayız.”

Bolat, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Türkiye 2002’de küresel ticaretten yüzde 0,55 pay alırken 2022 yılı sonunda yüzde 1,02 yükseltti. 2023’ün 9. ayını tamamlarken yüzde 1,06’ya yükseldik. Hedefimiz 2028’de yüzde 1,30’a yükselmek.

Türkiye’nin ihracatı 1923 yılında 50 milyon dolarken 2023 itibariyle 256 milyar dolarlık ihracata ulaştı. Bu sabah aldığımız veriye göre bu yılın ilk 19 gününde 256 milyar doların üzerine çıktık yıllık bazda. Orta Vadeli Program’daki (OVP) 255 milyar dolar hedefimizi geride bıraktık. Bunun yanında hep birlikte 267 milyar dolara ulaşacağız. İnşallah yüzde 4,5-5 civarında ihracatımızda artışı sağladığımız taktirde 267 milyar dolar mal ihracat hedefimizi geçeceğiz. 2025’te 287 milyar dolar ve 2026’da 302 milyar dolar hedeflerimizi yakalayacağız.”

S&P Global’in raporuna göre, Lübnan, Mısır ve Ürdün, çatışmadan en fazla zarar görecek ülkeler arasında. Bu ülkeler, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın turizm akışını azaltması nedeniyle ekonomik büyümede yavaşlama yaşayabilir.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ve Türkiye, çatışmadan daha az etkilenmesi bekleniyor. Ancak, bu ülkeler de çatışmanın olumsuz etkilerinden tamamen muaf olmayacak.

Türkiye, çatışmanın coğrafi olarak daha uzak olması nedeniyle, diğer MENA ülkelerine göre daha az etkilenmesi bekleniyor. Ancak, çatışmanın uzaması ve daha geniş bölgeye yayılması durumunda, Türkiye’nin turizm sektörü de olumsuz etkilenebilir.

Orta Doğu Krizi, bölge ekonomileri üzerinde önemli etkileri olacak. Turizm sektörü, çatışmanın en büyük darbe vuracağı sektörlerden biri olacak. Türkiye, çatışmadan daha az etkilenmesi bekleniyor, ancak çatışmanın uzaması durumunda Türkiye’nin turizm sektörü de olumsuz etkilenebilir.

Plan kapsamında, turizmin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi, sezon süresinin uzatılması, hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve daha fazla harcama eğilimi olan ziyaretçinin ülkeye çekilmesiyle ziyaretçi başına turizm gelirinin artırılması ile sektörde yeşil ve dijital dönüşümün gerçekleştirilmesi temel amaç olarak belirlendi.

Bu kapsamda, yeni pazarlar oluşturulması amacıyla başta Amerika ve Uzak Doğu ülkeleri olmak üzere turist potansiyeli yüksek ülkelerde tanıtım çalışmaları yürütülecek.

Plan kapsamında, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Kültür ve Turizm Bakanlığı 2022 verilerine göre, 46,5 milyar dolar olan turizm gelirinin, 2023’ün sonunda 55,6, 2028’de ise 100 milyar dolar olması hedefleniyor.

Ziyaretçi sayısının 2028’de 82,3 milyon olması amaçlanırken ziyaretçi başına ortalama harcamanın 1215 dolar, ortalama konaklama süresinin 9,4 gece, ziyaretçi başına gecelik gelirin ise 129 dolar olacağı tahmin ediliyor.

12. Kalkınma Planı, Türkiye’nin turizmde dünya liginde yükselmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Planın başarıyla uygulanması, Türkiye’nin turizm sektörünün büyümesine ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamasına yardımcı olacaktır.

Döviz kurundaki artış ve enflasyona rağmen mayıs ayındaki fiyatlar korunuyor. Bu yerli turist için ekim ayına kadar bir fırsat gibi görünüyor. Ağustos ayı ile birlikte geçen yılın üstünde talep olmasını bekleniyor. Sektör, son dönemdeki kaybı önümüzdeki aylarda telafi etmek için çalışıyor.

Yabancı turist:

Dış pazardan yaşanan kaybın iki nedeni var. Birincisi dünyada pandemi sonrası turizmde patlama yaşandı ancak bu yıl geçen yıla göre daha az kişi seyahat ediyor. İkinci neden ise ülkemiz yerine başka ülkeleri tercih eden tatilciler var. Fiyatlar bunda etkili. Özellikle Mısır fiyat avantajıyla tercih ediliyor.

Yerli turist:

Yerli turistte kişi sayısında bir düşüş yaşanmıyor. Ancak geceleme sayısında bir gerileme var. Örneğin Jolly Tur’un iç pazardaki geceleme ortalaması 5,7 iken 4.6’ya düştü.

Oteller:

Otellerin yüzde 90’ının son dönem eklenen maliyetleri fiyatlara yansıtmadığını ifade eden Mete Vardar, “Yabancı turist talebindeki azlığı iç pazar misafirinin değerlendirebilmesi ve en uygun fiyatları kullanabilmesi için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

Turizm sektörü, artan maliyetler nedeniyle desteğe ihtiyaç duyuyor. KDV’de, kurumlar vergisinde ve personel giderlerimizde ortaya çıkan artışların yanı sıra diğer maliyetlerde de bir artış söz konusu. Sezonun ortasında fiyat artışına gidilmemesi, yerli turistin gönlünce hak ettiği tatili yapabilmesi için devletimizin desteğine ihtiyacımız var.

Artışın nedenleri

Turizmdeki rekor artışta, Rusya-Ukrayna savaşı, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi istikrarı, yeni turizm destinasyonlarının geliştirilmesi ve yurt dışı tanıtım faaliyetlerinin etkili olduğu düşünülüyor.

En çok ziyaretçi gönderen ülkeler

Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerin yüzde 93,3’ünü Avrupa ülkeleri oluşturuyor. İlk 8 ayda Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralaması şu şekilde:

• Rusya Federasyonu (4 milyon 351 bin 254)
• Almanya (4 milyon 82 bin 994)
• İngiltere (Birleşik Krallık) (2 milyon 652 bin 188)
• Bulgaristan (2 milyon 394 bin 938)
• İran (2 milyon 215 bin 222)

Ağustos ayı sonuçları

Türkiye’ye bu yılın ağustos ayında gelen yabancı ziyaretçi sayısı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,65 artarak 6 milyon 660 bin 700 olarak gerçekleşti. Ağustos ayında en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralaması ise şu şekilde:

• Almanya (871 bin 270)
• Rusya Federasyonu (852 bin 640)
• İngiltere (Birleşik Krallık) (588 bin 448)
• İran (538 bin 740)
• Polonya (476 bin 484)

Türkiye turizmde rekor kırdı! Yüzde 13,95 artış gerçekleşti

Türkiye, 2023 yılının ilk 8 ayında turizmde rekor kırdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,95 artarak 33 milyon 426 bin 940’a ulaştı. Bu rakam, Türkiye’nin turizm tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyor.

Artışın nedenleri

Turizmdeki rekor artışta, Rusya-Ukrayna savaşı, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi istikrarı, yeni turizm destinasyonlarının geliştirilmesi ve yurt dışı tanıtım faaliyetlerinin etkili olduğu düşünülüyor.

En çok ziyaretçi gönderen ülkeler

Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerin yüzde 93,3’ünü Avrupa ülkeleri oluşturuyor. İlk 8 ayda Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralaması şu şekilde:

• Rusya Federasyonu (4 milyon 351 bin 254)
• Almanya (4 milyon 82 bin 994)
• İngiltere (Birleşik Krallık) (2 milyon 652 bin 188)
• Bulgaristan (2 milyon 394 bin 938)
• İran (2 milyon 215 bin 222)

Ağustos ayı sonuçları

Türkiye’ye bu yılın ağustos ayında gelen yabancı ziyaretçi sayısı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,65 artarak 6 milyon 660 bin 700 olarak gerçekleşti. Ağustos ayında en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralaması ise şu şekilde:

• Almanya (871 bin 270)
• Rusya Federasyonu (852 bin 640)
• İngiltere (Birleşik Krallık) (588 bin 448)
• İran (538 bin 740)
• Polonya (476 bin 484)

Türkiye’nin turizmdeki rekor artışı, ülke ekonomisi için önemli bir fırsat sunuyor. Turizm gelirlerinin artması, istihdam ve ihracatın da yükselmesine katkıda bulunacak.