Türkiye – FxDoping https://fxdoping.com Forex & Bitcoin & Döviz & Ekonomi Haberleri Tue, 27 May 2025 14:13:54 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.9.10 https://fxdoping.com/wp-content/uploads/2022/12/cropped-5334800-32x32.png Türkiye – FxDoping https://fxdoping.com 32 32 Bakan Şimşek: Enflasyondaki Düşüş Bu Yıl da Devam Edecek, Türkiye Ekonomisi Güçleniyor https://fxdoping.com/bakan-simsek-enflasyondaki-dusus-bu-yil-da-devam-edecek-turkiye-ekonomisi-gucleniyor/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bakan-simsek-enflasyondaki-dusus-bu-yil-da-devam-edecek-turkiye-ekonomisi-gucleniyor Sun, 25 May 2025 14:13:00 +0000 https://fxdoping.com/?p=24035 Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin uygulanan program sayesinde önemli kazanımlar elde ettiğini belirterek, enflasyondaki düşüşün bu yıl da kararlı bir şekilde devam edeceğini açıkladı. KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler ve Gelecek Vizyonu” temalı konferansta konuşan Şimşek, küresel meydan okumalara rağmen Türkiye’nin avantajlı konumunu vurguladı. Savunma sanayinden turizme, oyun sektöründen dizi ihracatına kadar birçok alanda Türkiye’nin küresel rekabet gücüne dikkat çeken Bakan Şimşek, Batı ile ekonomik entegrasyonun önemine de değindi. Bu iddialı açıklamalar, Türkiye’nin ekonomik geleceğine dair iyimser bir tablo çiziyor ve uygulanan programın kararlılıkla sürdürüleceğinin altını çiziyor.


Küresel Meydan Okumalar ve Türkiye’nin Avantajlı Konumu

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konferanstaki konuşmasında, küresel çapta yaşanan büyük kırılmalara karşın Türkiye’nin oldukça avantajlı bir pozisyonda olduğunu ve güçlü olmaya devam edeceğini kesin bir şekilde vurguladı. Şimşek, Türkiye’nin özellikle savunma sanayi, inşaat, turizm, sağlık turizmi, oyun sektörü ve dizi ihracatı gibi hizmet sektörlerinde önemli bir küresel rekabet gücüne sahip olduğunu belirtti. Bu çeşitlilik, Türkiye ekonomisinin farklı dinamiklere sahip olduğunu ve dış şoklara karşı daha dirençli olabileceğini gösteriyor.

Ekonomi alanında Batı ile entegrasyonun önemine değinen Bakan Şimşek, Avrupa Birliği’nin (AB) Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncellemesi halinde Türkiye ile AB arasındaki ticaret hacminin 200 milyar euro bandından 400 milyar euroya çıkabileceğini ve bunun her iki taraf için de önemli kazanımlar getireceğini anlattı. Şimşek, “İnanıyorum ki AB ülkeleri gelecekte Türkiye’ye daha fazla ihtiyaç duyacaktır,” ifadeleriyle bu potansiyelin altını çizdi. Ayrıca, ABD yönetiminin Türkiye ile ekonomik iş birliği ve entegrasyona eğilimli olduğunun altını çizen Şimşek, bunun birçok alanda olabileceği gibi üçüncü ülkelerle iş birliği şeklinde de gelişebileceğini kaydetti. Gelecek için dijital dönüşüm ve iklim değişikliği konularında hassas davrandıklarını ifade eden Bakan Şimşek, Türkiye ve KKTC’nin bu alanda iş birliği yapabileceğini vurguladı. Bu açıklamalar, Türkiye’nin küresel ekonomik entegrasyon ve iş birliği arayışının devam ettiğini açıkça gösteriyor.


Ekonomik Programda Kararlılık ve Enflasyondaki Düşüşün Sürekliliği

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, konferanstaki konuşmasında, Türkiye’nin sürdürülebilir yüksek büyümesinin temellerini attıklarını belirterek, ülkenin hem brüt hem de net döviz rezervlerindeki artışa işaret etti. Rezervlerin devamlı surette arttığını, Türkiye’nin risk priminin ve kur oynaklığının düştüğünü kaydeden Şimşek, “Ekonomik programı kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz. Tabii ki arada çıkan sorunlar için tedbirler alacağız. Program sayesinde Türkiye önemli kazanımlar elde etti,” dedi. Bu ifadeler, hükümetin ekonomik istikrar ve büyüme hedeflerine ulaşma konusundaki güçlü iradesini yansıtıyor.

İçerdeki ve dışardaki dalgalanmaların uyguladıkları ekonomik programa etkisinin sınırlı olduğunu bildiren Şimşek, “Piyasalardaki bu türbülansı iyi yönettiğimiz kanısındayız. Enflasyon beklentisine etkisi 1-2 puan düzeyinde, liradaki değer kaybı çok cüzi oldu ve talep de çok güçlü olmadığı için liradaki değer kaybından enflasyona geçiş zayıfladı,” diye konuştu. Bu değerlendirme, ekonomik programın dışsal şoklara karşı ne kadar dirençli olduğunu gösteriyor.

Bakan Şimşek konuşmasında, uyguladıkları program sayesinde enflasyondaki düşüşün devam edeceğinin altını çizerek, “Enflasyondaki düşüş bu yıl da devam edecek. Temel mallarda enflasyon yüzde 20’ye, bütün mallar baz alındığında ise de yüzde 31’e düşmüş durumda. Manşet enflasyon yüzde 38 ve hizmet sektöründe yüksek olan enflasyon düşüyor. 2025 yılında enflasyon düşmeye devam edecek. Düşen enflasyon sonucu Türkiye daha fazla yatırım yapacak ve önünü görebilecek,” diye konuştu. Bu açıklama, enflasyonla mücadelede önemli bir başarıya işaret ediyor ve gelecek için umut verici bir tablo çiziyor. Şimşek, iç talepteki yavaşlama, düşen petrol fiyatları, yurt içi petrol ve doğal gaz üretimindeki artış ile yeşil dönüşümün, dış ticaret açığını daraltarak cari dengeyi olumlu yönde etkileyebileceğini ifade etti.


Terörsüz Türkiye’nin Ekonomik Kazançları

Bakan Şimşek ayrıca, “Terörsüz Türkiye” sürecinin ekonomik kazanımlarının oldukça yüksek olacağına kesin bir şekilde vurgu yaptı. Şimşek, Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesinde son 50 yılda fırsat maliyetleriyle birlikte yaklaşık 1,8 trilyon dolar harcandığını, bu rakamın bugün 2 trilyon doları aşmış olabileceğini belirtti. Bu kaynağın terör yerine ekonomiye yönlendirilmesinin ülke refahını ciddi ölçüde artırabileceğini vurguladı.

Terörün sona ermesiyle birlikte, bölgedeki yer altı kaynaklarının ve genç nüfusun ekonomiye kazandırılmasının büyük önem taşıdığını ifade eden Şimşek, özel sektörün tereddüt ettiği bölgelere yönelik yatırımların da artacağını söyledi. Bu durum, terörle mücadelenin sadece güvenlik değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma açısından da ne kadar hayati olduğunu ortaya koyuyor. Şimşek’in bu açıklamaları, Türkiye’nin ekonomik geleceğinde terörle mücadelenin başarısının kilit bir rol oynayacağını gösteriyor ve bölgedeki potansiyelin tam anlamıyla ortaya çıkarılmasının önemini vurguluyor.

]]>
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’dan Özbekistan’a Stratejik Ziyaret: Kalkınma Hamlesine Kesintisiz Destek Vurgusu https://fxdoping.com/cumhurbaskani-yardimcisi-yilmazdan-ozbekistana-stratejik-ziyaret-kalkinma-hamlesine-kesintisiz-destek-vurgusu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=cumhurbaskani-yardimcisi-yilmazdan-ozbekistana-stratejik-ziyaret-kalkinma-hamlesine-kesintisiz-destek-vurgusu Tue, 13 May 2025 17:27:00 +0000 https://fxdoping.com/?p=24000 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Özbekistan ziyaretinde Türk iş dünyası temsilcileriyle bir araya gelerek, iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin mevcut durumunu ve gelecekteki potansiyelini değerlendirdi. Yılmaz, Özbekistan’ın 2024 yılı itibarıyla Türkiye ile ulaştığı 3,3 milyar dolarlık ticaret hacminin, liderlerin belirlediği kararlı hedefler doğrultusunda önce 5 milyar dolara, orta vadede ise 10 milyar dolara çıkarılmasının kesinlikle mümkün olduğunu ifade etti. Bu stratejik vurgu, Türkiye’nin Avrasya coğrafyasındaki ekonomik ve diplomatik etkisini pekiştirmede Özbekistan’ın kritik rolünü bir kez daha teyit ederken, iki ülke arasındaki tarihi ve kültürel bağların yanı sıra stratejik ortaklık vizyonunun da altını çizdi.

Özbekistan’ın Ekonomik Yükselişi ve Türk İş Dünyasının Katkıları: Ortak Kalkınma Vizyonu

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Özbekistan’ın 2024 itibarıyla 115 milyar dolarlık gayrisafi yurt içi hasılaya ve etkileyici bir şekilde yüzde 6,5 oranında büyümeye ulaştığını, aynı zamanda kişi başı milli gelirini de 3 bin 93 dolara yükselttiğini büyük bir memnuniyetle aktardı. Yılmaz, aynı yıl itibarıyla Türkiye’nin Özbekistan’da yaklaşık 1900 işletme ile Çin ve Rusya’nın ardından en fazla firma bulunduran üçüncü ülke konumuna gelmesinin, iki ülke arasındaki ekonomik bağların ne kadar güçlü olduğunu açıkça gösterdiğini belirtti. Özbekistan’da faaliyet gösteren Türk firmalarının, her geçen yıl yatırımlarını artırarak tekstil, gıda, inşaat, enerji, sağlık ve eğitim gibi stratejik öneme sahip birçok sektörde aktif olarak üretim yaptığını ve önemli ölçüde istihdam oluşturduğunu vurguladı. Son yıllarda Türkiye ile Özbekistan arasındaki ilişkilerin siyasi, ticari, kültürel ve eğitim alanlarında kaydettiği büyük ivmeye dikkat çeken Yılmaz, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi, Tercihli Ticaret Anlaşması ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması gibi kritik mekanizmaların, bu derinleşen ilişkilerin sağlam ahdi ve kurumsal temelini oluşturduğunu kesin bir dille ifade etti. Bu stratejik anlaşmalar sayesinde, Türkiye-Özbekistan iş birliğinin yalnızca ticari alanda sınırlı kalmayıp, eğitimden savunmaya kadar geniş bir yelpazede geliştiğini dile getiren Yılmaz, Özbekistan’ın 2024 yılı itibarıyla Türkiye ile ulaştığı 3,3 milyar dolarlık ticaret hacminin, Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında, liderlerin belirlediği 5 milyar dolar ve orta vadede 10 milyar dolar hedeflerine ulaşmasının hiç de zor olmadığını, aksine bu hedeflere çok kısa sürede ulaşılabilecek büyük bir ekonomik potansiyelin mevcut olduğunu vurguladı. Türk müteahhitlik firmalarının Özbekistan’da bugüne kadar yaklaşık 7,7 milyar dolar değerinde önemli altyapı projeleri üstlendiğini, kara yolu, demir yolu, hava alanı, kamu binaları ve sanayi tesisleri gibi kritik projeleri başarıyla tamamladığını belirten Yılmaz, bu projelerin Türk mühendisliğinin ve iş dünyasının uluslararası alandaki güvenilirliğini açıkça yansıtan önemli örnekler teşkil ettiğini kaydetti. Ayrıca, Türkiye’nin Özbekistan’ın Dünya Ticaret Örgütü üyeliğine verdiği güçlü destek ve yürürlükte bulunan Tercihli Ticaret Anlaşması’nın kapsamının genişletilmesine yönelik atılan kararlı adımların, iki ülke arasındaki ticareti serbestleştirerek ticaret hacminin gelişimine önemli ve olumlu bir katkı sağlayacağını ifade etti.

Türk İş Dünyasının Özbekistan’daki Rolü ve Ortak Kalkınma Hedefine Kesintisiz Destek

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) Özbekistan Türk İş Dünyası Buluşması etkinliğinin, Türk iş insanlarını bir araya getiren, ortak akıl geliştirilen ve iş birliği imkanlarının değerlendirildiği son derece önemli bir platform niteliği taşıdığını vurguladı. Yılmaz, Özbekistan’da faaliyet gösteren dinamik Türk girişimcilerin, Türkiye’nin ve Özbekistan’ın ortak ekonomik vizyonuna önemli ve değerli katkılar sunduğunu belirtti. Türk iş insanlarının Özbekistan’da sanayi ve diğer çeşitli sektörlerde önemli ölçüde istihdam yarattığını, şehirlerin ekonomik görünümünü olumlu yönde etkilediğini ve ülkenin altyapısını güçlendirdiğini dile getiren Yılmaz, kamu ve özel sektör arasındaki güçlü iş birliğini daha da geliştirerek, Özbekistan’ın kalkınma hamlesine kesintisiz bir şekilde katkı sunmaya devam edeceklerinin altını çizdi. Programda, Türkiye’nin Taşkent Büyükelçisi Ufuk Ulutaş, Türkiye-Özbekistan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten, DTİK Özbekistan Temsilcisi Atilla Aydoğmuş ve bazı bakan yardımcıları da hazır bulundu. Bu üst düzey katılım, Türkiye’nin Özbekistan ile olan stratejik ortaklığına ve ekonomik iş birliğine verdiği önemi açıkça ortaya koymaktadır.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Özbekistan ziyareti ve Türk iş dünyası ile gerçekleştirdiği buluşma, iki ülke arasındaki derin ve köklü ekonomik iş birliğinin geleceğine dair güçlü bir vizyon ortaya koymaktadır. Belirlenen iddialı ticaret hedefleri ve Türk iş insanlarının Özbekistan’daki aktif rolü, ortak kalkınma hamlesine olan inancı pekiştirmektedir. Türkiye’nin Özbekistan’ın ekonomik büyümesine ve kalkınmasına olan sarsılmaz desteği, bölgedeki istikrar ve refahın artmasına önemli katkılar sunmaya devam edecektir.

]]>
Ekonomi Koordinasyon Kurulu’ndan Güçlü Vurgu: Türkiye, Küresel Dönüşüm Sürecinde Eşsiz Avantajlara Sahip https://fxdoping.com/ekonomi-koordinasyon-kurulundan-guclu-vurgu-turkiye-kuresel-donusum-surecinde-essiz-avantajlara-sahip/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=ekonomi-koordinasyon-kurulundan-guclu-vurgu-turkiye-kuresel-donusum-surecinde-essiz-avantajlara-sahip Sat, 10 May 2025 18:02:00 +0000 https://fxdoping.com/?p=23994 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın başkanlığında toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK), Türkiye’nin küresel ekonomik ve teknolojik dönüşüm sürecindeki stratejik konumunu ve sahip olduğu eşsiz avantajları güçlü bir şekilde vurguladı. Kurul tarafından yapılan açıklamada, ülkelerin gelecekteki rotasını belirleyecek olan temel unsurun, karşılaşılan zorluklara verilen anlık tepkilerin ötesinde, bu zorlukları fırsatlara dönüştürme yeteneği olduğu belirtildi. Türkiye’nin bu kritik dönüşüm sürecinde sahip olduğu genç ve dinamik nüfusu, güçlü sanayi ve üretim altyapısı, stratejik coğrafi konumu, Avrupa pazarıyla olan derin entegrasyonu ve Asya kıtasıyla giderek gelişen ilişkileri sayesinde küresel ölçekte önemli fırsatlara sahip olduğu kesin bir dille ifade edildi.

Küresel Ticarette Yeni Bir Dönem: Türkiye, Yapısal Reformlarla Rekabet Gücünü Artırıyor

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen ve geçen ay Giresun’da yapılan EKK toplantısının bir devamı niteliğindeki 2025 yılının üçüncü EKK toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, küresel ticarette artan belirsizliklerin ve korumacılık eğilimlerinin, dış ticaret stratejilerinin yeniden şekillendirilmesini kaçınılmaz kıldığına dikkat çekildi. Açıklamada, tedarik zincirlerindeki köklü dönüşümün, üretim merkezlerinin yeniden konumlanmasının, teknolojik gelişmelerin inanılmaz bir hız kazanmasının ve dijitalleşmenin yaygınlaşmasının etkisiyle küresel ticaretin yepyeni bir döneme kesin olarak girdiği vurgulandı. Bu yeni ve dinamik dönemde ülkelerin başarısının, değişen koşullara hızlı ve etkin bir şekilde uyum sağlama, dayanıklı ve esnek bir ekonomi inşa etme ve küresel rekabette üstünlük sağlama becerilerine doğrudan bağlı olacağı kesin bir şekilde ifade edildi. EKK tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’nin bu zorlu küresel ortamda sahip olduğu benzersiz avantajlara tekrar vurgu yapılarak, genç ve dinamik nüfus yapısının, köklü ve güçlü sanayi ile üretim altyapısının, kıtaların kesişim noktasındaki stratejik coğrafi konumunun, Avrupa pazarıyla olan derin ve köklü entegrasyonunun ve Asya kıtasıyla giderek derinleşen ve çeşitlenen ilişkilerinin, ülkeye küresel ölçekte hayati önem taşıyan fırsatlar sunduğu belirtildi. Türkiye’nin ekonomisinin temelini daha da güçlendirmek ve küresel rekabette kalıcı ve güçlü bir oyuncu olmak amacıyla, verimliliği sürekli olarak artırmaya, yatırım ortamını uluslararası standartlara uygun hale getirmeye ve ihracatı hem ürün çeşitliliği hem de pazar çeşitliliği açısından zenginleştirmeye yönelik yapısal reformların kararlılıkla hayata geçirilmeye devam edildiği kesin bir dille ifade edildi. Bu yapısal reformların, Türkiye’nin ekonomik istikrarını pekiştireceği, büyüme potansiyelini artıracağı ve küresel ticaretteki etkinliğini yükselteceği öngörülüyor.

Dış Ticaret Stratejileri Yeniden Şekilleniyor ve İşgücü Piyasasının İhtiyaçlarına Yönelik Politikalar Geliştiriliyor

Sağlam makroekonomik temeller üzerine inşa edilen, esnek ve çeşitlendirilmiş politikalar sayesinde Türkiye’nin bu küresel dönüşüm sürecini kendi lehine çevirme potansiyelinin oldukça yüksek olduğu belirtilen EKK açıklamasında, bu kapsamda gerçekleştirilen toplantıda ele alınan temel konular detaylandırıldı. Buna göre, toplantıda sanayi sektöründe üretimi sürekli olarak artırmaya, küresel rekabet gücünü yükseltmeye ve ihracatı nitelik ve nicelik olarak geliştirmeye yönelik kısa, orta ve uzun vadede hayata geçirilmesi planlanan somut tedbirler Kurul üyeleriyle en ince ayrıntısına kadar değerlendirildi. Ayrıca, küresel ticaret politikalarındaki giderek artan belirsizlikler ve korumacılık eğilimleri karşısında, Türkiye’nin dış ticaret politikasına stratejik ve uzun vadeli bir çerçeve kazandırmak amacıyla izlenecek yol haritası ve atılacak adımlar titizlikle ele alındı. Toplantıda işgücü piyasasındaki mevcut gelişmeler ve geleceğin çalışma modelleri de detaylı bir şekilde değerlendirilerek, işgücü piyasasının değişen ihtiyaçlarına yönelik olarak hayata geçirilmesi planlanan etkin politikalar Kurul üyeleriyle kapsamlı bir şekilde istişare edildi. Bu istişareler sonucunda, Türkiye’nin işgücü piyasasının dinamik yapısına uygun, esnek ve geleceğe yönelik politikaların geliştirilmesi ve uygulanması hedefleniyor. EKK’nın bu kapsamlı değerlendirmeleri, Türkiye’nin küresel ekonomik dönüşüm sürecinde proaktif bir yaklaşım sergilediğini ve ülkenin uzun vadeli ekonomik hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığını açıkça ortaya koyuyor.

Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun güçlü vurgusu, Türkiye’nin küresel ekonomik ve teknolojik dönüşüm sürecinde sahip olduğu stratejik avantajları ve bu avantajları kullanarak geleceğe güvenle ilerleme konusundaki kararlılığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Genç ve dinamik nüfusu, güçlü sanayi altyapısı, stratejik konumu ve derinleşen uluslararası ilişkileriyle Türkiye, bu zorlu süreçte önemli fırsatları değerlendirme potansiyeline sahip. Uygulanmaya devam eden yapısal reformlar ve stratejik dış ticaret politikalarıyla Türkiye, küresel rekabette daha da güçlenerek ekonomik hedeflerine ulaşma yolunda emin adımlarla ilerleyecektir.

]]>
Türkiye 2024’te de AB’nin En Büyük 5. Ticaret Ortağı Oldu https://fxdoping.com/turkiye-2024te-de-abnin-en-buyuk-5-ticaret-ortagi-oldu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=turkiye-2024te-de-abnin-en-buyuk-5-ticaret-ortagi-oldu Sat, 15 Mar 2025 18:53:00 +0000 https://fxdoping.com/?p=23877 Türkiye-AB Ticaretinde İstikrarlı Büyüme Devam Ediyor

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile ticaret hacmi son 5 yılda yüzde 59 arttı. Türkiye, 2023’te olduğu gibi 2024 itibarıyla da Birliğin en büyük 5’inci ortağı olmayı sürdürdü. Bu durum, Türkiye’nin AB ile ticaret ilişkilerinin giderek güçlendiğini ve istikrarlı bir şekilde büyüdüğünü gösteriyor.

Ticaret Hacmi ve Sıralama

  • AB’nin En Büyük Ticaret Ortakları:
    • AB’nin en büyük ticaret ortağı konumunda ABD yer alıyor.
    • Çin, AB ile dış ticaret hacminde ikinci sırada bulunuyor.
    • Bu ülkeleri Birleşik Krallık ve İsviçre izliyor.
    • Türkiye, AB ile ticaret hacmiyle 5’inci sırada yer alıyor.
  • Türkiye-AB Ticaret Hacmi:
    • Türkiye’nin AB ile ticaret hacmi 2024’te 210 milyar 783 milyon euroya ulaştı.
    • 2020-2024 döneminde Türkiye ile AB arasındaki dış ticaret hacmi yüzde 59 artış gösterdi.
  • AB’nin Türkiye İçin Önemi:
    • AB, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda bulunuyor.

Ticaretin Gelişimi ve Etkenler

  • Ticaret Politikalarındaki Değişimler:
    • ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük tarifesi söylemleri, AB’nin ticari güvenliği konusunda Türkiye’yi öne çıkardı.
    • Jeopolitik gerilimlerin yanı sıra ticaret politikalarında yükselen korumacılık eğilimleri de Türkiye’nin AB ile ticaret ilişkilerini güçlendirdi.
  • COVID-19 Salgınının Etkileri:
    • COVID-19 salgınıyla 2020’de AB’nin dış ticaret hacmi geriledi.
    • Ancak, salgının etkisinin azalmasıyla 2022’de AB’nin dış ticaret hacmi rekor seviyelere ulaştı.
  • Ticari Diplomasi Faaliyetleri:
    • Türkiye, AB üyesi ülkelerle Ekonomik ve Ticaret Ortak Komitesi (JETCO) ve çeşitli karşılıklı ziyaretlerle ilişkilerini geliştirdi.
    • AB ile Gümrük Birliği’ni güncelleme müzakereleri de hız kazandı.

Türkiye’nin AB ile ticaret ilişkileri, karşılıklı fayda ve iş birliği temelinde gelişmeye devam ediyor. Türkiye’nin AB’nin en büyük 5. ticaret ortağı konumunu koruması, Türkiye ekonomisinin dış ticaretteki başarısını ve AB ile olan güçlü bağlarını gösteriyor.

]]>
Cari Açıktaki Düşüş, Ekonomide İyileşmenin İşaretleri https://fxdoping.com/cari-aciktaki-dusus-ekonomide-iyilesmenin-isaretleri/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=cari-aciktaki-dusus-ekonomide-iyilesmenin-isaretleri Thu, 13 Feb 2025 15:30:35 +0000 https://fxdoping.com/?p=23823 Türkiye Ekonomisi Güçleniyor

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin cari açığı önemli ölçüde azaldı. Bu durum, ülke ekonomisinin istikrarlı bir büyüme yolunda olduğunu gösteriyor.

Cari Açık Nedir ve Neden Önemlidir?

Cari açık, bir ülkenin bir yılda ürettiği mal ve hizmetlerin değerinin, satın aldığı mal ve hizmetlerin değerinden fazla olması durumudur. Basitçe söylemek gerekirse, bir ülkenin harcadığının ürettiğinden fazla olması demektir. Yüksek cari açık, bir ülkenin dışa bağımlılığını artırır ve ekonomik istikrarı olumsuz etkileyebilir.

Türkiye’de Cari Açıktaki İyileşme

Son dönemde Türkiye’de uygulanan ekonomik politikalar sayesinde cari açıkta önemli bir düşüş yaşandı. Özellikle ihracattaki artış ve turizm gelirlerindeki yükseliş, cari açığın azalmasında önemli rol oynadı.

  • İhracattaki Artış: Türkiye’nin mal ve hizmet ihracatı, 2024 yılında önemli ölçüde arttı. Bu durum, ülke ekonomisinin dış pazarlardaki rekabet gücünü gösteriyor.
  • Turizm Gelirlerindeki Artış: Türkiye’ye gelen turist sayısındaki artış, turizm gelirlerinde önemli bir yükselişe neden oldu. Bu da cari açığın azalmasına katkı sağladı.
  • Düşük Faiz Oranları: Uyguladığı düşük faiz oranları politikasıyla Türkiye, yatırımları teşvik etti ve ekonomik büyümeyi destekledi.

Cari Açığın Azalmasının Faydaları

Cari açığın azalması, Türkiye ekonomisi için birçok fayda sağlıyor:

  • Ekonomik İstikrar: Düşük cari açık, ekonomik istikrarı güçlendiriyor ve dış şoklara karşı dayanıklılığı artırıyor.
  • Para Birimi Güçleniyor: Cari açık azaldıkça, Türk Lirası’nın değeri artıyor. Bu durum, enflasyonu düşürmeye yardımcı oluyor.
  • Yatırımcı Güveni Artıyor: Düşük cari açık, yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güvenini artırıyor.

Türkiye’nin cari açığındaki iyileşme, ülke ekonomisinin doğru yolda ilerlediğinin bir göstergesi. Ancak bu başarıyı sürdürmek için yapısal reformlara devam etmek ve üretime dayalı bir ekonomiye geçiş yapmak gerekiyor.

]]>
Türkiye-İspanya Ticaretinde Rekor Artış: Otomotiv Sektörü Lider https://fxdoping.com/turkiye-ispanya-ticaretinde-rekor-artis-otomotiv-sektoru-lider/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=turkiye-ispanya-ticaretinde-rekor-artis-otomotiv-sektoru-lider Fri, 07 Feb 2025 15:53:33 +0000 https://fxdoping.com/?p=23809 Türkiye, İspanya’ya Yaptığı İhracatta Rekor Kırdı

Türkiye’nin İspanya’ya olan ihracatı, 2025 yılının Ocak ayında tarihi bir seviyeye ulaşarak, önceki yılın aynı dönemine göre %11,3 artışla 774 milyon dolara ulaştı. Bu, Türkiye’nin İspanya’ya yaptığı en yüksek Ocak ayı ihracatı olarak kayıtlara geçti.

Sektörel Değerlendirme

İhracattaki bu artışta en büyük payı otomotiv sektörü aldı. Türkiye’den İspanya’ya yapılan toplam ihracatın yaklaşık üçte biri otomotiv sektöründen geldi. Bunu kimya ürünleri, hazır giyim, tekstil ve elektrik-elektronik sektörleri takip etti. Bu sektörlerde yaşanan büyüme, Türkiye’nin üretim kapasitesinin arttığını ve İspanyol pazarında daha rekabetçi hale geldiğini gösteriyor.

İllerin Katkıları

İhracatta en büyük paya sahip şehir ise İstanbul oldu. İstanbul’u sırasıyla Kocaeli, Bursa, İzmir ve Sakarya takip etti. Bu durum, Türkiye’nin farklı bölgelerinin İspanya pazarına ulaşmada etkin olduğunu gösteriyor.

İspanya-Türkiye Ticaret İlişkilerinin Güçlenmesi

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in Türkiye ile ilişkileri güçlendirme yönündeki açıklamaları, iki ülke arasındaki ticari işbirliğinin daha da derinleşeceğine işaret ediyor. Ticaret Bakanlığının 2025 yılı için ihracatta hedef ülke olarak belirlediği 55 ülke arasında İspanya’nın yer alması da bu durumu destekliyor.

Banco Sabadell’in Görüşü

İspanya merkezli banka Banco Sabadell İstanbul Temsilcilik Ofisi Başkanı Vicente Balbin, Türkiye ve İspanya arasındaki ticaret ilişkilerinin istikrarlı bir şekilde büyüdüğünü belirtiyor. Balbin, iki ülke arasında farklı sektörlere dayalı sağlam bir ilişki olduğunu ve bu ilişkinin gelecekte de devam edeceğini öngörüyor.

Türkiye’nin İspanya’ya olan ihracatındaki bu rekor artış, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlendiğini gösteriyor. Otomotiv sektörünün öncülüğünde gerçekleşen bu büyüme, Türkiye’nin üretim kapasitesinin arttığını ve global pazarda daha rekabetçi hale geldiğini kanıtlıyor. İlerleyen dönemde, iki ülke arasındaki ticaret hacminin daha da artması ve yeni iş birliği alanlarının ortaya çıkması bekleniyor.

]]>
TCMB Rezervlerinin Rekor Seviyeye Ulaşmasının Anlamı https://fxdoping.com/tcmb-rezervlerinin-rekor-seviyeye-ulasmasinin-anlami/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=tcmb-rezervlerinin-rekor-seviyeye-ulasmasinin-anlami Mon, 09 Dec 2024 19:00:55 +0000 https://fxdoping.com/?p=23704 Türkiye’nin Ekonomik Gücünde Yeni Bir Dönem

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervlerinin rekor seviyelere ulaşması, ülke ekonomisi için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Bu durum, Türkiye’nin küresel ekonomideki konumunu güçlendirdiği gibi, iç piyasalarda da önemli sinyaller veriyor.

Rezerv Artışının Nedenleri

TCMB rezervlerindeki bu önemli artışın başlıca nedenleri arasında şunlar sayılabilir:

  • Döviz Satın Alımları: Merkez Bankası’nın döviz piyasasında yaptığı alımlar, rezervlerin artmasında önemli bir rol oynamıştır.
  • Yurt Dışı Borçlanma: Hükümetin ve özel sektörün yurt dışından sağladığı borçlar, rezervlere katkı sağlamıştır.
  • Yatırımcı Güveni: Türkiye ekonomisine olan güvenin artması, yabancı yatırımcıların ülkeye döviz getirmesine neden olmuştur.

Rezerv Artışının Ekonomik Etkileri

Bu önemli gelişmenin ekonomiye olan etkileri şu şekilde sıralanabilir:

  • TL’nin Güçlenmesi: Yüksek rezervler, Türk Lirası’nın değerini destekleyerek, enflasyonla mücadelede önemli bir rol oynamaktadır.
  • Dış Borçların Yönetilmesi: Yüksek rezervler, ülkenin dış borçlarını daha rahat bir şekilde yönetebilmesini sağlar.
  • Yatırım Ortamının İyileşmesi: Yabancı yatırımcılar için daha güvenli bir ortam yaratarak, doğrudan yabancı yatırımları artırır.
  • Küresel Ekonomideki Etkisi: Türkiye’nin küresel ekonomideki ağırlığını artırarak, ülkenin dış politikada daha etkin rol oynamasına olanak tanır.

Geleceğe İlişkin Beklentiler

TCMB rezervlerinin bu seviyeye ulaşması, Türkiye ekonomisi için olumlu bir işaret olsa da, sürdürülebilirliği için bazı önemli faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Küresel ekonomideki belirsizlikler, jeopolitik riskler ve iç politikadaki gelişmeler, rezervlerin gelecekteki seyri üzerinde etkili olabilir.

TCMB rezervlerinin rekor seviyeye ulaşması, Türkiye ekonomisi için önemli bir dönüm noktasıdır. Bu durum, ülkenin ekonomik gücünü artırarak, küresel arenada daha etkin bir rol oynamasına olanak tanıyacaktır. Ancak, bu başarının sürdürülebilirliği için dikkatli adımlar atılması ve olası risklerin yönetilmesi gerekmektedir.

]]>
Gözler 6 Aylık Enflasyonda: Emekli ve Memur Zammı Hesaplamaları https://fxdoping.com/gozler-6-aylik-enflasyonda-emekli-ve-memur-zammi-hesaplamalari/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=gozler-6-aylik-enflasyonda-emekli-ve-memur-zammi-hesaplamalari Fri, 06 Dec 2024 09:49:16 +0000 https://fxdoping.com/?p=23694 Türkiye’de milyonlarca vatandaşı ilgilendiren emekli ve memur zamları, 6 aylık enflasyon verilerine göre şekillenecek. Kasım ayı enflasyon verilerinin açıklanmasıyla birlikte, gözler artık yılın ikinci yarısındaki enflasyon rakamlarına çevrildi. Peki, 6 aylık enflasyon ne kadar olacak ve bu durum emekli ve memur maaşlarına nasıl yansıyacak?

6 Aylık Enflasyon ve Beklentiler

5 aylık enflasyon verilerine göre, 6 aylık enflasyonun yüzde 16,48 civarında olması bekleniyor. Ancak bu oran, kasım ayı enflasyon verilerine göre değişebilir. Enflasyonun yüzde 2 veya 2,5 olması durumunda, 6 aylık enflasyon sırasıyla yüzde 16,86 ve yüzde 17,43’e yükselebilir. Bu da emekli ve memur zamlarında daha yüksek oranlara işaret ediyor.

En Düşük Emekli Maaşı

En düşük emekli maaşı, temmuz ayında 12.500 TL olarak belirlenmişti. Enflasyon farkı, kök maaşa uygulandığı için en düşük emekli maaşının artışı için ayrı bir düzenleme gerekiyor. Bu düzenleme, Meclis’te kabul edilecek bir yasa ile gerçekleşecek.

Emekli ve Memur Zamları

  • Emekliler: İşçi ve Bağ-Kur emeklileri, 6 aylık enflasyon oranında zam alacak. Enflasyon beklentilerine göre, emeklilerin yıl sonu zam oranı yüzde 16-18 civarında olabilir.
  • Memurlar: Memurlar ise enflasyon farkına ek olarak toplu sözleşme zammı alacak. Bu durumda, memur zamları yüzde 12-13 civarında artış gösterebilir.

En Düşük Memur Maaşı

En düşük memur maaşı, temmuz ayında 39.177 TL’ye çıkmıştı. Zam oranlarına göre, en düşük memur maaşı 2025 yılında 43.878 TL ile 44.270 TL arasında bir seviyeye gelebilir.

En Düşük Memur Emekli Maaşı

En düşük memur emekli maaşı ise temmuz ayında 17.587 TL olmuştu. Zam oranlarına göre, bu maaş 2025 yılında 19.697 TL ile 19.873 TL arasında bir seviyeye yükselebilir.

6 aylık enflasyon verilerinin kesinleşmesiyle birlikte, emekli ve memur zamları hakkında daha net bilgiler ortaya çıkacak. Ancak mevcut beklentilere göre, hem emekliler hem de memurlar önemli ölçüde zam alacaklar. En düşük emekli maaşının artırılması için ise ayrı bir düzenleme yapılması gerekiyor.

]]>
Altın Parlıyor, Yatırımcı Gözü Faizde https://fxdoping.com/altin-parliyor-yatirimci-gozu-faizde/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=altin-parliyor-yatirimci-gozu-faizde Fri, 01 Nov 2024 19:52:42 +0000 https://fxdoping.com/?p=23615 Dünya altın talebi rekor seviyelere ulaşırken Türkiye’de ilginç bir durum yaşanıyor. Küresel çapta yatırımcıların güvenli liman olarak gördüğü altın, Türkiye’de beklenmedik bir şekilde ilgi görmüyor. Bunun yerine, yüksek faiz oranları vatandaşları mevduat hesaplarına yönlendiriyor.

Küresel Altın Talebi Rekor Kırarken Türkiye’de Düşüş

Dünya Altın Konseyi’nin verilerine göre, küresel altın talebi 3. çeyrekte önemli bir artış göstererek rekor seviyelere ulaştı. Bu artışın temel nedenleri arasında artan jeopolitik riskler, enflasyon endişeleri ve ekonomik belirsizlikler yer alıyor. Yatırımcılar, bu gibi dönemlerde genellikle altın gibi güvenli limanlara yöneliyor.

Ancak Türkiye’de durum tam tersi. Ülkemizde altın talebi, hem bir önceki çeyreğe hem de bir önceki yılın aynı dönemine göre ciddi düşüşler gösterdi. Bu durum, ilk bakışta küresel trendle çelişiyor gibi görünse de, Türkiye’deki ekonomik koşullar ve uygulanan politikalar bu durumu açıklıyor.

Yüksek Faiz Oranlarının Etkisi

Türkiye’de uygulanan yüksek faiz oranları, vatandaşları mevduat hesaplarına yöneltti. Yüksek faiz, yatırımcılar için cazip bir getiri sağladığı için altın gibi alternatif yatırım araçlarına olan ilgi azaldı. Özellikle yatırım amaçlı altın alımlarında önemli bir düşüş yaşanması, bu durumun en belirgin göstergesi.

Neden Türkiye’de Farklı Bir Durum Var?

  • Yüksek Enflasyon: Yüksek enflasyon, Türk Lirası’nın değer kaybetmesine neden oluyor. Bu durumda, vatandaşlar alım gücünü korumak için altın gibi değerli metallere yönelmek yerine, faiz getirisi sayesinde parasının değerini koruyabileceği mevduat hesaplarını tercih ediyor.
  • Döviz Kurlarındaki Dalgalanmalar: Döviz kurlarındaki belirsizlik, yatırımcıları daha güvenli limanlara yöneltiyor. Ancak, yüksek faiz oranları bu etkiyi bir nebze olsun dengeliyor.
  • Ekonomik Belirsizlikler: Küresel ekonomideki belirsizlikler, yatırımcıları daha riskten kaçınan davranışlara yöneltiyor. Türkiye’de de bu durum, altın yerine daha düşük riskli yatırım araçlarına olan ilgiyi artırıyor.

Türkiye’de altın talebindeki düşüş, küresel trendle çelişen bir durum olsa da, ülkedeki ekonomik koşullar ve uygulanan politikalarla açıklanabilir. Yüksek faiz oranları, yatırımcıları altın yerine mevduat hesaplarına yönlendirerek altın talebini düşürüyor. Ancak, küresel ekonomideki gelişmeler ve Türkiye’deki ekonomik politikalardaki olası değişiklikler, altın talebinde yeniden bir artışa neden olabilir.

]]>
Enflasyon, Tüketim ve Asgari Ücret: Bir Çemberin İçinde https://fxdoping.com/enflasyon-tuketim-ve-asgari-ucret-bir-cemberin-icinde/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=enflasyon-tuketim-ve-asgari-ucret-bir-cemberin-icinde Thu, 24 Oct 2024 14:57:01 +0000 https://fxdoping.com/?p=23593 Türkiye ekonomisi, son dönemde enflasyon, tüketim ve asgari ücret gibi birbirini etkileyen önemli konularla gündemde. Sıkı para politikası ve küresel faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşan bu tablo, hem hükümet hem de vatandaşlar için zorlu bir denge arayışını beraberinde getiriyor.

Yükselen Enflasyon ve Tüketici Davranışları

Eylül ayında açıklanan enflasyon verileri, ekonomideki belirsizlikleri artırarak faiz indirimi beklentilerini zayıflattı. Yüksek enflasyon, vatandaşları gelecekteki fiyat artışlarına karşı tedbir almaya yöneltti. Özellikle dayanıklı tüketim mallarına olan talepte artış gözlemleniyor. Bu durum, bir yandan ekonomik büyümeye katkı sağlarken, diğer yandan da enflasyon üzerindeki baskıyı artırıyor.

Peki, tüketicileri bu kadar harcamaya iten ne? Enflasyon beklentilerinin yüksek olması, vatandaşların satın alma gücünün gelecekte daha da azalacağı endişesiyle harcamalarını öne çekmelerine neden oluyor. Ayrıca, ocak ayında yapılacak asgari ücret zammı beklentisi de tüketimi destekliyor.

Asgari Ücret ve Enflasyon İlişkisi

Asgari ücret artışları, hem çalışanların alım gücünü artırarak iç talebi destekliyor hem de işletmelerin maliyetlerini yükselterek enflasyon üzerinde baskı oluşturuyor. Geçen yıl yapılan yüzde 50’lik asgari ücret artışının enflasyon üzerindeki etkisi oldukça belirgin olmuştu. Bu yıl için beklenen yüzde 25’lik artışın ise enflasyon üzerindeki etkisi daha sınırlı olabilir. Ancak asgari ücretin reel değeri, enflasyon karşısında ne kadar eriyebileceği önemli bir soru işareti olarak duruyor.

Politikaların Dengesi

Hükümet, bir yandan enflasyonu düşürmek için sıkı para politikasını sürdürürken, diğer yandan da büyümeyi desteklemek ve sosyal adaleti sağlamak için asgari ücreti artırmak zorunda kalıyor. Bu iki hedef arasındaki dengeyi tutturmak oldukça zor.

Geleceğe Dair Tahminler

Ekim ayında açıklanacak enflasyon verileri, ekonomik politikaların yönünü belirlemede önemli bir rol oynayacak. Eğer enflasyon beklentilerin üzerinde gerçekleşirse, faiz indirimi ihtimali daha da uzaklaşacak ve ekonomideki belirsizlikler artacaktır.

Türkiye ekonomisi, iç talep, enflasyon ve asgari ücret gibi birbirine bağlı değişkenlerin etkisi altında karmaşık bir süreçten geçiyor. Hükümetin izleyeceği politikalar, hem kısa vadeli ekonomik istikrarı hem de uzun vadeli büyümeyi etkileyecek önemli kararlar olacaktır.

]]>