1974 yılında hizmete giren Keban Barajı, Türkiye’nin en büyük hidroelektrik santrallerinden biri olarak ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir rol oynamaktadır. Bu devasa yapı, sadece enerji üretimiyle kalmayıp, aynı zamanda bölgenin sosyal ve ekonomik gelişimine de büyük katkı sağlamıştır.

Tarihi Bir Miras

Keban Barajı’nın inşası, Türkiye’nin sanayileşme sürecinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Projenin tamamlanmasıyla ülkemiz, kendi enerjisini üretebilme kapasitesini önemli ölçüde artırmış ve dışa bağımlılığını azaltmıştır. Baraj sayesinde oluşan büyük göl, bölgeye yeni yaşam alanları ve ekonomik fırsatlar sunmuştur.

Yenilenebilir Enerjiye Öncülük

Keban Barajı sadece hidroelektrik enerji üretmekle kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmasında da önemli bir rol oynamaktadır. Baraj gölünde kurulan yüzer güneş enerjisi santrali, Türkiye’de bu alanda yapılan ilk yatırımlardan biridir. Bu sayede, Keban Barajı hem hidroelektrik hem de güneş enerjisi üretimiyle sürdürülebilir enerjiye geçiş sürecinde önemli bir adım atmıştır.

Geleceğe Yönelik Yatırımlar

Keban Barajı’nda yapılacak yeni yatırımlarla, bölgenin enerji üretim kapasitesi daha da artırılacaktır. 2024 Yılı Yatırım Programı’nda yer alan yeni bir yüzer güneş enerjisi santrali projesiyle, baraj gölü üzerindeki enerji üretimi önemli ölçüde artacaktır. Bu sayede hem ülkemizin enerji ihtiyacı karşılanacak hem de çevreye duyarlı bir enerji üretimi gerçekleştirilecektir.

Keban Barajı, Türkiye’nin enerji tarihinde önemli bir yere sahip olan, dev bir projedir. Yarım yüzyıldır ülkemize hizmet veren bu tesis, gelecek yıllarda da enerji ihtiyacımızı karşılamaya devam edecektir. Keban Barajı’nın yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlar ise, Türkiye’nin sürdürülebilir bir gelecek için attığı önemli adımlardan biridir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) mayıs ayı raporu, Türkiye’nin doğal gaz ithalatında önemli bir düşüş yaşandığını ortaya koydu. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 21,9 oranında azalan ithalat, ülkenin enerji politikalarındaki değişimleri ve küresel enerji piyasalarındaki dalgalanmaları gözler önüne seriyor.

İthalattaki Düşüşün Nedenleri

• Kış mevsiminin sona ermesi: Geleneksel olarak kış aylarında ısınma amaçlı doğal gaz tüketimi artarken, yaz aylarında bu talep azalmaktadır.
• Sanayideki yavaşlama: Küresel ekonomideki belirsizlikler ve Türkiye ekonomisindeki yavaşlama, sanayi üretimi üzerinde olumsuz etkiler yaratmış ve dolayısıyla doğal gaz tüketimini düşürmüştür.
• Enerji verimliliği önlemleri: Son yıllarda hükümet tarafından enerji verimliliği konusunda atılan adımlar, binalarda ve sanayide doğal gaz tüketimini azaltmaya yönelik önemli bir katkı sağlamıştır.
• Alternatif enerji kaynaklarına geçiş: Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması, doğal gaza olan bağımlılığı azaltmaya yardımcı olmuştur.

İthalat Kaynaklarındaki Değişimler

Türkiye’nin doğal gaz ithalatında Azerbaycan, Rusya ve İran ilk sıralarda yer almaktadır. Ancak mayıs ayında en fazla ithalat Azerbaycan’dan gerçekleştirilmiştir. Bu durum, Türkiye’nin enerji tedarik çeşitliliğini sağlama çabalarını ve bölgesel işbirliklerini göstermektedir.

İç Tüketimde Düşüş

Ülke genelinde toplam doğal gaz tüketimi de mayıs ayında önemli ölçüde azalmıştır. Özellikle konutlardaki doğal gaz tüketimi, mevsimsel etkilerle birlikte yüzde 53,3 oranında düşmüştür. Sanayi sektöründe ise hafif bir artış gözlemlenmiştir.

Doğal Gaz Stokları

Türkiye’nin doğal gaz stokları, mayıs ayı itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21,1 oranında azalmıştır. Bu durum, kış mevsimi öncesi doğal gaz depolama tesislerindeki doluluk oranının yakından takip edilmesi gerektiğini göstermektedir.

Sürdürülebilir Bir Enerji Geleceği İçin Adımlar

Doğal gaz ithalatındaki düşüş, Türkiye’nin enerji politikalarında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Ancak bu durum, enerji güvenliği konusunda yeni risklerin ortaya çıkabileceği anlamına da gelmektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin;

• Enerji verimliliğini artırmaya devam etmesi,
• Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapması,
• Doğal gaz depolama kapasitesini artırması,
• Farklı ülkelerle enerji işbirliğini güçlendirmesi gibi adımları atarak daha sürdürülebilir bir enerji geleceği inşa etmesi gerekmektedir.

Lisansız Elektrik Üretim Yönetmeliği’nde Yapılan Değişiklikler Artışı Tetikledi

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Genel Sekreteri Hakan Erkan, bu artışta Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerin önemli rol oynadığını söyledi. Önceki yönetmelikte lisanssız elektrik üretim tesisleri ile tüketim tesislerinin aynı dağıtım lisansı bölgesinde olması gerekirken, bu kısıtlamanın kaldırılması ve ilgili tesislere üretim fazlasını satma imkanı tanınması, kurulumları hızlandırdı.

İhracatçı Firmalar Güneş Enerjisine Yöneldi

Erkan, Avrupa Birliği’nin “Yeşil Mutabakat” programı çerçevesinde Türkiye’nin sanayi sektörünün de üretim yaparken karbon salımı yapmayarak veya nötrleyerek faaliyet göstermeyi amaçladığını ve ihracat yapan firmaların ihtiyacı olan elektriği yenilenebilir kaynaklardan karşılamaya yöneldiğini aktardı. Fabrikaların karbon ayak izini düşürmesinde en hızlı yollardan birinin bu olduğunu ifade eden Erkan, bu sebeple özellikle ihracat yapan firmaların 1 Ocak 2026’dan önce elektrik ihtiyacını yenilenebilir enerjiden karşılamak için lisanssız güneş santralleri kurmaya başladığını söyledi.

Hedefe Ulaşmak Mümkün

Erkan, bu gelişmelerle ilerleyen zamanlarda güneş enerjisi kurulu gücünde yeni rekor artışların olacağına dikkati çekerek, “Yatırımcıların aldığı çağrı mektupları neticesinde yüksek güçlerde santraller devreye girecek ve artışlar hız kesmeden devam edecek. Sayın Bakanımızın dile getirdiği her yıl 3,5 gigavat güneş ve 1,5 rüzgar santrali devreye alma hedefine bu şekilde çok rahat ulaşabileceğimizi düşünüyorum.” diye konuştu.

Güneş enerjisi kurulu gücündeki bu rekor artış, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltma ve net sıfır emisyon hedefine ulaşma çabalarında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler ve ihracatçı firmaların yenilenebilir enerjiye yönelmesi, bu artışın temel sebepleri arasında yer alıyor. Güneş enerjisindeki bu gelişmeler, Türkiye’nin enerji sektöründe önemli bir dönüşümün yaşanacağına işaret ediyor.

Bakan Kacır’ın Konuşmasında Neler Var?

• Bakan Kacır, Türkiye’nin gündeminde yüksek teknolojinin ve dijital teknolojinin ön planda olduğunu vurguladı.
• Yapay zekanın insan hayatına olumlu dokunuşlar yapacağını ve bu alanda Türkiye’nin önemli çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
• Türkiye’nin veri yönetimi ve veri yönetişimi konusunda çok iddialı bir ülke olduğunu ve bu alanda dünyada sayılı ülkelerden biri olduğunu belirtti.
• Girişimci adaylarının desteklenmesi konusunda çok sayıda program uygulandığını ve Türkiye’nin bu alanda farklı bir yol izlediğini ifade etti.
• Teknopark sayısının muazzam şekilde arttığını ve Türkiye’de 10 binden fazla teknoloji girişimi olduğunu açıkladı.
• KOSGEB’in yeni bir adım atacağını ve Türkiye’deki profesyonellerle birlikte şehir şehir gezeceğini ve girişimci seçmelerine başlayacağını duyurdu.
• Türkiye’nin yenilenebilir enerji, Togg ve savunma sanayisi gibi konularda yaptığı çalışmalara da değindi.

KOSGEB’in girişimci seçmeleri için şehir şehir gezecek olması, Anadolu’da yeni girişimlerin çıkması için önemli bir fırsat. Bu sayede Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminin gelişmesi ve ülkenin ekonomisine katkıda bulunulması hedefleniyor.

Türkiye’nin Enerji Vizyonu:

• Artan enerji talebini karşılamak ve dışa bağımlılığı azaltmak
• Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak
• Karbon emisyonlarını azaltmak ve 30 yıl içinde karbon nötr bir ekonomiye dönüşmek
• Enerjide milli bir vizyon oluşturmak ve bu vizyonu hayata geçirmek

Hedeflere Ulaşmak İçin Yapılan Çalışmalar:

• Rüzgar, güneş, jeotermal ve biokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının potansiyelini en üst seviyeye çıkarmak
• Doğal gaz ve petrol arama çalışmalarını sürdürmek
• Nükleer enerji alanında yatırımlar yapmak
• Enerjide verimliliği artırmak

İzmir’e Yatırımlar:

• İzmir’in rüzgar enerjisi potansiyelini değerlendirmek
• Jeotermal ve biokütle enerjisini ekonomiye kazandırmak
• Nükleer santral projesini tamamlamak

Gençlere Mesaj:

• Türkiye’nin geleceği gençlere emanet
• Gençlerin inovatif fikirleri ve çalışmalarıyla Türkiye’nin hedeflerine ulaşması kolaylaşacak
• Gençler her alanda kendilerini geliştirmeli ve ülkeye katkı sunmalı

Türkiye’nin enerji vizyonu ve 30 yıl içinde karbon nötr bir ekonomiye dönüşme hedefi oldukça önemli. Bu hedefe ulaşmak için birçok çalışma yapılıyor ve İzmir de bu çalışmalarda önemli bir rol oynuyor. Gençlerin de bu konuda bilinçli ve duyarlı olması gerekiyor.

Fonun önemi

Bu fon, iklim değişikliğiyle mücadele için önemli bir kaynağı temsil ediyor. Fonun, iklim değişikliği finansman açığını kapatmaya ve bu konudaki çözümlerin geliştirilmesine önemli katkı sağlayacağı bekleniyor.

Fonun hedefleri

BAE, bu fonla 2030’a kadar 250 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedefliyor. Bu yatırımlar, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, iklim değişikliğinin etkilerine uyum ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle mücadeleye yönelik projelerde kullanılacak.

BAE’nin iklim değişikliği konusundaki çalışmaları

BAE, iklim değişikliği konusunda önemli bir öncü ülke. BAE, 2050 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda, BAE, yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar yapıyor. BAE, yenilenebilir enerjiden elde ettiği elektrik üretimini 2030 yılına kadar toplam elektrik üretiminin yüzde 50’sine çıkarmayı hedefliyor.

Sonuç

BAE’nin iklim değişikliği çözümleri için 30 milyar dolarlık bir fon oluşturması, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adım. Bu fonun, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya ve dünyanın daha sürdürülebilir bir geleceğe kavuşmasına katkı sağlayacağı bekleniyor.

Enerji verimliliği

Ülker, enerji verimliliği alanındaki çalışmalarını sürdürerek, 2022 yılında elektrik tüketiminin %43’ünü yenilenebilir kaynaklardan sağladı. Şirket, enerji verimliliği projeleriyle toplam 8.800 MWh azaltım gerçekleştirdi ve yaklaşık 20 milyon TL tasarruf sağladı.

Yenilenebilir enerji kullanımı

Ülker, Türkiye’de hızlı tüketim sektöründe demiryolu taşımasını kullanan ilk şirket oldu. Bu sayede 1560 ton CO2 salımını önledi.

Atık yönetimi

Ülker, atık yönetiminde de önemli adımlar atıyor. Şirket, 2022 yılında atıkların %97’sini geri dönüştürdü.

Sürdürülebilir ham madde tedariki

Ülker, sürdürülebilir ham madde tedariki için de projeler yürütüyor. Şirket, Ankara Üniversitesi Su Yönetimi Enstitüsü ve SKD Türkiye ortaklığında gerçekleştirdikleri ve ana sponsoru oldukları Su Riskleri Projesi’nin birinci fazında buğday üretiminde damla sulama yöntemi kullanılarak ortalama %30 su tasarrufu ve ürün veriminde ise yüzde 20 oranında artış sağlandı.

Çalışanlar

Ülker, çalışanları için de sürdürülebilirlik alanında çalışmalar yürütüyor. Şirket, 2030 yılına kadar sektöründe en çok çalışılmak istenen şirket olmayı hedefliyor. Bu doğrultuda, yeni işe alımlar için belirlenen yüzde 50 kadın istihdamı hedefini aşarak yüzde 52’ye ulaştırdı.

Ülker, sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Şirket, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedefleyerek, çevreye ve topluma duyarlı bir şirket olma yolunda ilerliyor.