Kanun Teklifinin Detayları:

• 53 maddeden oluşan kanun teklifi, 3.7 milyon emekliyi doğrudan etkileyecek.
• Artışın bütçeye maliyeti 33.2 milyar TL olarak hesaplanıyor.
• Seyyanen zam yapılmayacak, en düşük aylık Hazine desteği ile 12.500 liraya tamamlanacak.
• İlk maaşlar Temmuz ayında ödenecek.

Emeklilik Sisteminde Denge ve Adalet Hedefi:

Güler, emeklilik sisteminde daha dengeli ve adil bir uygulama için bütçe disiplinini bozmadan yeni bir gelir kalemi oluşturulması gerektiğini vurguladı. Bu konudaki çalışmaların devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Küçük İşletmeleri Korumak ve Vergi Adaleti Sağlamak:

Kanun teklifi kapsamında bazı önemli düzenlemeler de yer alıyor:

• Küresel şirketlere asgari %15 kurumlar vergisi getirilerek vergi adaleti sağlanacak.
• Yurt içi asgari kurumlar vergisi %10 olarak belirlenerek küçük işletmeler korunacak.
• Yap İşlet Devret Modeli ile Kamu Özel İşbirliği Projeleri’nden elde edilen kazançlardan %30 oranında kurumlar vergisi alınacak.

Kayıt Dışı İle Mücadele Güçleniyor:

Kayıt dışı ile mücadelede önemli adımlar atılıyor:

• Kayıt dışı çalışanlara vergi ziyaı cezası 1,5 kat ve 4,5 kat artacak.
• Başkasına ait POS cihazı ve IBAN kullananlara cezalar artacak.
• Ticari olmayan deniz taşıma araçlarına KDV istisnası kaldırılacak.
• KDV indirimlerinin 5 yıl içinde kullanılmaması halinde vergi incelemesi başlatılacak.

Emekli aylıklarında yapılan bu önemli artış, milyonlarca emeklinin yaşam kalitesini doğrudan etkileyecek. Kanun teklifinin yasalaşmasıyla birlikte emeklilik sisteminde daha dengeli ve adil bir yapı oluşturulması için de önemli adımlar atılmış olacak.

Mayıs Ayı Trafik Verileri:

• Toplam Yolcu: 7,2 milyon (2023’e göre %1,7 azalma)
• Dıştan Dışa Transfer Yolcu: 2,5 milyon (%3,6 artış)
• Yolcu Doluluk Oranı: %79,8 (2023’e göre 2,1 puan azalma)
• Yurt Dışı Doluluk Oranı: %79,3
• Yurt İçi Doluluk Oranı: %84,2
• Toplam Arz Edilen Koltuk Km (AKK): 21,3 milyar (%7,3 artış)
• Taşınan Kargo-Posta: 174,4 bin ton (%28,8 artış)

5 Aylık Trafik Verileri:

• Toplam Yolcu: 32,8 milyon (%5,7 artış)
• Dıştan Dışa Transfer Yolcu: 12,6 milyon (%7 artış)
• Yolcu Doluluk Oranı: %80,4
• Yurt Dışı Yolcu Doluluğu: %80
• Yurt İçi Yolcu Doluluğu: %83,8
• Filodaki Uçak Sayısı: 456

Başarıya Uçuş Devam Ediyor

THY, 2024 yılına da güçlü bir şekilde giriş yaptı. İlk 5 ayda yakalanan %5,7’lik yolcu artışı, havayolunun başarısının bir göstergesidir. Dıştan dışa transfer yolcularındaki artış da THY’nin küresel bir aktarma merkezi olarak önemini vurgulamaktadır.

Mayıs ayında yaşanan küçük düşüşe rağmen, THY’nin doluluk oranları hala oldukça yüksek seviyelerde seyretmektedir. Bu durum, THY’nin uçuşlarında yüksek bir talep olduğunu göstermektedir.

THY, filosuna yeni uçaklar eklemeye devam ederek büyümesini sürdürüyor. Mayıs 2024 ayı sonunda filodaki uçak sayısı 456’ya ulaştı.

Türk Hava Yolları, 2024 yılına da güçlü bir şekilde giriş yaparak başarılarına devam ediyor. Yolcu sayısındaki artış, doluluk oranlarının yüksek olması ve filonun genişlemesi THY’nin geleceğe dair umut verici bir tablo çizmesini sağlıyor.

2 Temmuz’dan itibaren kira zamları nasıl belirlenecek?

• Yeni dönemde kira zamları, TÜFE’nin 12 aylık ortalamasına göre belirlenecek.
• Temmuz ayında açıklanacak enflasyon rakamı, kira artış oranının üst sınırı olacak.
• 1 Temmuz’da kira sözleşmelerini yenileyen kiracılar, yasalara göre bir yıl daha yüzde 25 zamlı kira ödeyecek.
• 2 Temmuz ve sonrasında kira sözleşmelerini yenileyen kiracılar ise enflasyon ortalamasına göre zamlanmış kira bedellerini ödeyecek.

Yüzde 25 Sınırının Kaldırılması Ne Anlama Geliyor?

• Yüzde 25 sınırının kaldırılması, ev sahiplerine daha fazla zam yapma imkanı sunacak.
• Bu durum, kiracılar için kira bedellerinde artışa yol açabilir.
• Kira artışlarının ne kadar olacağı, enflasyon oranına bağlı olacak.

Yeni Dönemde Ev Sahipleri ve Kiracılar Ne Yapmalı?

• Ev Sahipleri: Kira sözleşmelerini 2 Temmuz’dan sonra yenilemek için kiracılarla iletişime geçebilirsiniz. Yeni kira bedellerini belirlerken, enflasyon rakamlarını ve bölgedeki emsal kira bedellerini göz önünde bulundurabilirsiniz.
• Kiracılar: Kira sözleşmenizin sona ermesine yakın bir tarihteyseniz, yeni kira bedellerini araştırmaya başlamalısınız. Farklı seçenekleri karşılaştırarak, bütçenize en uygun kiracıyı bulabilirsiniz.

Kirada Yüzde 25 Zam Sınırının Kaldırılması Tartışmaları:

Yüzde 25 sınırının kaldırılması, kamuoyunda farklı görüşlere yol açıyor.

Bazıları, bu sınırlamanın kiracıları koruduğunu ve kaldırılmaması gerektiğini savunurken,

diğerleri ise bu sınırlamanın kira arzını kısıtladığını ve kaldırılması gerektiğini savunuyor.

Kirada yüzde 25 zam sınırı kalkıyor ve bu durum, hem ev sahiplerini hem de kiracıları yeni bir döneme hazırlıyor. Yeni dönemde kira zamları enflasyon oranına göre belirlenecek. Ev sahipleri ve kiracılar, bu yeni duruma göre hazırlıklarını yapmalı ve haklarını korumalıdır.

İşte İkramiye Ödeme Takvimi:

• SSK Emeklileri:
  • Maaşını ayın 17’si ve 18’inde alanlar: 2 Nisan
  • Maaşını 19, 20, 21, 22’sinde alanlar: 3 Nisan
  • Maaşını 23, 24, 25 ve 26’sında alanlar: 4 Nisan
• Bağ-Kur Emeklileri: Tüm emeklilere 5 Nisan’da ödeme yapılacak.
• Emekli Sandığı Emeklileri:
  • Ayın 1’i ve 2’sinde aylık alanlar: 2 Nisan
  • Ayın 3, 4 ve 5’inde aylık alanlar: 3 ve 5 Nisan

Bu Yıl 260 Milyar Lira Ödeme Bekleniyor:

Sosyal Güvenlik Uzmanı İsa Karakaş, “Bu sene EYT’lilerin de emekli olmasıyla sayısı 16 milyonu geçen emeklileri göz önünde bulundurduğumuz zaman ve yine ikramiye de yüzde 50 oranında arttığı zaman bu rakamın çok çok üzerinde bir ödeme olacağını şimdiden söyleyebiliriz” dedi.

Şimdiye kadar emeklilere 165 milyar lira bayram ikramiyesi ödemesi yapıldı. Bu yılki ödemelerle birlikte bu tutarın yaklaşık 260 milyar liraya çıkması bekleniyor.

Uzun süredir beklenen emekli ek zammı ile ilgili son dakika haberi geldi! Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ek zam farkı ödeme tarihlerini duyurdu.

SSK Emeklilerine 6 Şubat, Bağ-Kur’lulara 7 Şubat’ta Ödeme

Buna göre, SSK emeklileri 6 Şubat Pazartesi günü, Bağ-Kur emeklileri ise 7 Şubat Salı günü ek zam farklarını hesaplarında bulacak.

Zam Oranı Yüzde 49,25’e Yükseldi

SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin zam oranı ilk olarak enflasyon farkıyla yüzde 37,57 olarak belirlenmiş, daha sonra bu oran yüzde 42,6’ya çıkarılmıştı. Ancak memur emeklilerinin yüzde 49,25 zam alacak olması nedeniyle arada bir fark oluşmuştu. Bakan Işıkhan, yaptığı açıklamayla tüm emeklilerin yüzde 49,25 zam alacağını duyurmuş ve tüm emekliler için zam oranı eşitlenmiş.

Ne Kadar Zam Farkı Yatacak?

Emekliler ocak ayında yüzde 37,57’lik artışa göre maaş aldı. Ek zam sonrası 11,68 puanlık fark hesaplara yatırılacak.

Maaş Örnekleri:

• Maaşı 10 bin TL olanlara 1168 TL
• 12 bin TL olanlara 1402 TL
• 15 bin TL olanlara 1752 TL
• 17 bin TL olanlara 1985 TL
• 20 bin TL olanlara 2 bin 336 TL
• 25 bin TL olanlara 2 bin 920 TL maaş farkı yatırılacak.

En Düşük Emekli Aylığı 10 Bin Lira

Emekliye ek zammı içeren düzenleme dün gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Düzenlemeyle en düşük emekli aylığı da 7 bin 500 liradan 10 bin liraya yükseltildi.

Temmuzda Yeni Oran Belli Olacak

Yüzde 49,25’lik zam oranı ilk 6 ay için geçerli olacak. SSK ve Bağ-Kur emeklileri 6 aylık enflasyon kadar yılda iki kez zam alıyor. 1 Temmuz-31 Aralık dönemi işçi ve esnaf emeklilerine yönelik yeni oran belirlenecek.

Memur ve Memur Emeklilerine Farklı Zam

Memur ve memur emeklileri ise toplu sözleşme zammına ek olarak enflasyon farkına hak kazanıyor.

Merkez Bankalarının Faiz Politikaları

Merkez bankaları, yüksek enflasyonla mücadele kapsamında faiz oranlarını artırmaya devam ediyordu. Ancak, son dönemde ekonomik aktivitede yavaşlama sinyali alınmasıyla birlikte, merkez bankalarının faiz indirimlerine ne zaman başlayacağına dair soru işaretleri arttı.

ABD’de, enflasyonda son dönemde görülen yavaşlama, Fed’in faiz indirimlerine daha erken başlama ihtimalini azalttı. Fed’in bu ayki toplantısında politika faizini sabit bırakması bekleniyor.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) de, geçen haftaki toplantısında faiz oranlarını sabit bıraktı. ECB Başkanı Christine Lagarde, enflasyonda görülen yavaşlamanın olumlu bir gelişme olduğunu ancak, ekonomik aktivitede hala belirsizliklerin devam ettiğini belirtti.

İngiltere Merkez Bankası (BoE) ise, geçen haftaki toplantısında politika faizini 0,25 puan artırarak yüzde 0,5’e yükseltti. BoE Başkanı Andrew Bailey, enflasyonda görülen yavaşlamanın henüz kalıcı olmadığını ve faiz artışlarına devam edeceklerini belirtti.

Küresel Ekonomide Beklentiler

Küresel ekonomide, enflasyon ve resesyon riskleri arasında gidip gelen bir belirsizlik ortamı hakim. Enflasyonda görülen yavaşlama, resesyon risklerini azaltırken, ekonomik aktivitede görülen yavaşlama ise enflasyon risklerini artırıyor.

Analistler, küresel ekonomide yumuşak iniş yaşanması ihtimalinin arttığını ancak, belirsizliklerin devam ettiğini belirtiyor.

Küresel Piyasalarda Beklentiler

Küresel piyasalarda, Fed’in faiz indirimlerine ne zaman başlayacağına dair belirsizlikler devam ediyor. Bu belirsizlikler, piyasalarda volatiliteyi artırmaya devam ediyor.

Pay piyasalarında, yükseliş eğilimi devam ediyor. Ancak, analistlere göre, piyasalarda iyimserliğin aşırıya kaçma riski bulunuyor.

Borsa İstanbul’da da, yükseliş eğilimi devam ediyor. Ancak, analistlere göre, enflasyon ve resesyon riskleri nedeniyle, borsada dalgalanmalar yaşanabilir.

Türkiye’de Beklentiler

Türkiye’de, enflasyonda görülen yüksek seviyeler, ekonomide belirsizlikleri artırıyor. Merkez Bankası, enflasyonla mücadele kapsamında faiz artırımlarına devam ediyor.

Merkez Bankası, geçen haftaki toplantısında politika faizini 250 baz puan artırarak yüzde 45’e yükseltti. Merkez Bankası, enflasyonda görülen yavaşlamanın kalıcı olduğunu görmek için faiz artışlarına devam edeceğini belirtti.

Analistler, enflasyonda görülen yavaşlamanın kalıcı olması halinde, Merkez Bankası’nın faiz artırımlarına ara verebileceğini belirtiyor.

Küresel piyasalar, Fed’in faiz kararında kararını beklerken, belirsizlikler devam ediyor. Enflasyon ve resesyon riskleri arasında gidip gelen piyasalarda, volatilite artmaya devam edebilir.

Bu projeler, emeklilerin yaşam kalitesini artırmayı, refah düzeylerini yükseltmeyi ve sosyal haklarını genişletmeyi hedefliyor.

Projelerin Amaçları

Emeklilerin Yılı kapsamında hayata geçirilecek projeler, aşağıdaki amaçları hedefliyor:

• Emeklilere özel tasarlanmış hizmetler sunarak yaşam kalitelerini artırmak
• Emeklilere yönelik ekonomik ve sosyal destek hizmetlerini genişletmek
• Emeklilerin görüş ve taleplerine önem vererek karar alma süreçlerine dahil etmek
• Emeklilerin tecrübelerinden faydalanılarak daha etkili ve sürdürülebilir çözümler üretmek

Projelerin Kapsamı

Emeklilerin Yılı kapsamında hayata geçirilecek projeler, aşağıdaki alanları kapsıyor:

• Sağlık hizmetleri
• Eğitim hizmetleri
• Kültürel etkinlikler
• Ulaşım
• Sosyal imkanlar

Projelerin İçeriği

Emeklilerin Yılı kapsamında hayata geçirilecek projelerden bazıları şunlardır:

• Sağlık hizmetleri: Emeklilere özel hastaneler, poliklinikler ve sağlık merkezleri açılacak. Emeklilere sağlık hizmetlerinde öncelik ve indirim sağlanacak.
• Eğitim hizmetleri: Emeklilere yönelik ücretsiz kurslar, seminerler ve eğitimler düzenlenecek. Emeklilere uzaktan eğitim imkanları sağlanacak.
• Kültürel etkinlikler: Emeklilere yönelik ücretsiz konserler, tiyatrolar, sinemalar ve sergiler düzenlenecek. Emeklilere kültürel etkinliklere katılımda indirim sağlanacak.
• Ulaşım: Emeklilere toplu taşıma araçlarında indirim sağlanacak.
• Sosyal imkanlar: Emeklilere yönelik sosyal tesisler, spor alanları ve rekreasyon alanları oluşturulacak. Emeklilere sosyal aktivite imkanları sağlanacak.

Projelerin Hedef Kitlesi

Emeklilerin Yılı kapsamında hayata geçirilecek projeler, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan tüm emeklileri hedefliyor.

Projelerin Etkileri

Emeklilerin Yılı kapsamında hayata geçirilecek projeler, emeklilerin yaşam kalitesini önemli ölçüde artıracak. Emeklilerin refah düzeyleri yükselecek, sosyal hakları genişletilecek ve emeklilerin topluma katılımı artacak.

Sonuç

Emeklilerin Yılı, emeklilerin hak ve menfaatlerini koruma ve geliştirme açısından önemli bir fırsat sunuyor. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi, emeklilerin yaşam kalitesini ve refah düzeyini artıracak.

Bu iddia, ihracatçılar ve ekonomistlerden farklı tepkilere yol açtı. Bazıları, Şimşek’in haklı olduğunu savunurken, bazıları ise kurun ihracat üzerindeki etkisini göz ardı ettiğini söyledi.

Bu yazıda, Şimşek’in iddiasını tartışmaya açacağız. Öncelikle, ihracatın belirleyicileri konusundaki literatürden bahsedeceğiz. Ardından, Şimşek’in iddiasını destekleyen ve desteklemeyen verileri inceleyeceğiz. Son olarak, kendi değerlendirmemizi sunacağız.

İhracatın Belirleyicileri

İhracatın belirleyicileri, literatürde oldukça tartışılan bir konudur. Ancak, genel olarak kabul edilen görüş, ihracatın belirleyicilerinin hem yurt içinde hem de yurt dışındaki faktörlerden oluştuğudur.

Yurt içinde, ihracatı belirleyen faktörler arasında şunlar sayılabilir:

• Üretim faktörlerinin verimliliği
• Rekabetçilik
• Kurumsal yapı
• İnovasyon

Yurt dışında ise ihracatı belirleyen faktörler arasında şunlar sayılabilir:

• Dünya ekonomisindeki büyüme
• Talep koşulları
• Ticaret politikaları

Kurun Etkisi

Kur, ihracat üzerindeki etkisi açısından hem bir fırsat hem de bir tehdit olarak görülebilir. Kur artışı, ihracatı daha rekabetçi hale getirerek ihracatı artırabilir. Ancak, kur artışı, ihracat maliyetlerini de artırarak ihracatı azaltabilir.

Kurun ihracat üzerindeki etkisini belirleyen faktörler arasında şunlar sayılabilir:

• İhracatın yapısı
• İhracatçı firmaların rekabetçilik düzeyi
• İthalat bağımlılığı

Şimşek’in İddasını Destekleyen Veriler

Şimşek’in iddiasını destekleyen veriler şu şekilde sıralanabilir:

• 2003-2013 döneminde, nominal kur yıllık ortalama %3,3 artarken, reel ihracat %7,1 artmıştır. Bu dönemde, kur artışı ihracatı artıran bir faktör olarak rol oynamıştır.
• 2018-2023 döneminde, nominal kur yıllık ortalama %36,4 artarken, reel ihracat sadece %5 artmıştır. Bu dönemde, kur artışı ihracatı artıran bir faktör olmaktan çıkmıştır.

Şimşek’in İddasını Desteklemeyen Veriler

Şimşek’in iddiasını desteklemeyen veriler şu şekilde sıralanabilir:

• 2023 yılında, ihracatın artmasında kur artışı değil, küresel talepteki artış etkili olmuştur.
• Türkiye’nin ihracatı, ağırlıklı olarak düşük katma değerli ürünlerden oluşmaktadır. Bu ürünlerde, kur artışı maliyetleri artırarak ihracatı azaltmaktadır.

Değerlendirme

Şimşek’in iddiasını destekleyen ve desteklemeyen verileri incelediğimizde, kurun ihracat üzerindeki etkisinin karmaşık olduğunu söyleyebiliriz. Kur, ihracatı etkileyen bir faktördür, ancak tek faktör değildir.

2003-2013 döneminde, kur artışı ihracatı artıran bir faktör olarak rol oynamıştır. Ancak, bu dönemde, Türkiye’nin ihracatı ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ürünlerden oluşmaktaydı. Bu ürünlerde, kur artışı maliyetleri artırsa da, ihracatı azaltıcı etkisi sınırlı kalmıştır.

2018-2023 döneminde ise, kur artışı ihracatı artıran bir faktör olmaktan çıkmıştır. Bu dönemde, Türkiye’nin ihracatı ağırlıklı olarak düşük katma değerli ürünlerden oluşmaya başlamıştır. Bu ürünlerde, kur artışı maliyetleri artırarak ihracatı azaltıcı etkisini artırmıştır.

Kurun ihracat üzerindeki etkisini belirleyen faktörler, ihracatın yapısı, ihracatçı firmaların rekabetçilik düzeyi ve ithalat bağımlılığı gibi faktörlere bağlıdır.

Faizler Artıyor, Ekonomi Belirsiz

Yüksek enflasyon karşısında artan faiz oranları şirketlerin maliyetlerini artırırken, küresel ekonomik belirsizliklerle karşı karşıya olan şirketler maliyetlerini düşürmeye yönelik adımlar atmaya devam ediyor.

ABD Merkez Bankası (Fed), enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını artırmaya devam ediyor. Fed, Aralık ayı toplantısında politika faizini 0,25 puan artırarak yüzde 0,75-1,00 aralığına yükseltmişti. Fed, bu yıl en az altı kez daha faiz artırımına gideceğinin sinyalini vermişti.

Artan faiz oranları, şirketlerin borçlanma maliyetlerini artırarak yatırımlarını ve harcamalarını azaltmalarına neden oluyor.

Küresel ekonomik görünüme ilişkin belirsizlikler de şirketlerin işten çıkarma kararı almasına neden oluyor. Ukrayna-Rusya savaşı, Çin’deki yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve küresel tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlar, küresel ekonomiyi olumsuz etkiliyor.

Bu gelişmeler, şirketlerin gelecekteki beklentilerini olumsuz etkileyerek maliyetleri düşürmelerine yönelik adımlar atmalarını teşvik ediyor.

İşten Çıkarmalar Teknoloji Sektöründe Yoğunlaştı

ABD’de işten çıkarmalar, teknoloji sektöründe yoğunlaştı. Challenger, Gray & Christmas’ın verilerine göre, teknoloji sektöründe geçen yıl 168 bin 32 kişi işten çıkarıldı.

Layoffs.fyi verilerine göre ise geçen yıl 1186 teknoloji şirketi 262 bin 595 kişiyi işten çıkardı. Halihazırda yıl başından bu yana 72 teknoloji şirketi 13 bin 240 çalışanın işine son verdi.

İşten çıkarmalar, teknoloji şirketlerinin büyüme hızlarını yavaşlattığını gösteriyor.

İşten Çıkarmalar Devam Edecek

İşten çıkarmaların bu yıl da devam edeceğine dair işaretler artıyor.

Bloomberg Intelligence analistleri, ABD’de bu yıl 1 milyondan fazla kişinin işten çıkarılacağını tahmin ediyor.

İşten çıkarmaların, teknoloji sektöründe yanı sıra diğer sektörlerde de devam etmesi bekleniyor.

Yükselen faizler ve küresel ekonomik belirsizlikler, işten çıkarmaların bu yıl da devam edeceğini gösteriyor.

İşten çıkarmalar, şirketlerin maliyetlerini düşürmeye yönelik attıkları adımlardan biri olarak öne çıkıyor.

İşten çıkarmalar, hem şirketleri hem de çalışanları olumsuz etkiliyor.

Şirketler için, üretim ve hizmet kalitesinde düşüş yaşanmasına neden olabiliyor.

Çalışanlar için ise iş kaybı, ekonomik zorluklara yol açabiliyor.

İşten çıkarmaların olumsuz etkilerini azaltmak için, şirketlerin maliyetlerini düşürmek için alternatif çözümler araması gerekiyor.

Yılmaz, İstanbul’da ekonomi gazetecileri ile bir araya geldi. Emeklilere ek zam konusundaki çalışmalara ilişkin bilgi veren Yılmaz, şunları kaydetti:

“Bir defa Cumhurbaşkanımızın bir genel prensibi var o prensip çerçevesinde bu 20 yıl hep hareket edildi. O da şu; hiçbir zaman çalışanları, emeklileri enflasyona ezdirmemek, bu ana prensibimiz. 20 yılımıza baktığınızda da bunu fiilen uyguladığımızı görürsünüz. İmkanlar oluştukça da bunun üzerinde olabildiğince çalışanlara, emeklilere destek olmak ana prensibimiz hiçbir zaman değişmedi. Enflasyona çalışanlarımızı, emeklilerimizi de ezdirmemek ve çalışanlardan, emeklilerden yana bir bakış açısıyla her zaman bu meselelere yaklaşımımız bu bizim ana felsefemiz, politikamız. Bunu yaparken tabii ki gerçekçi bir şekilde imkanlarımıza da bakmak durumundayız. Bunu derken sadece kamunun imkanlarından bahsetmiyorum, kamu artı özel. Bütçe imkanları ve ekonominin genel imkanlarıyla toplumsal talepler arasında bir denge oluşturmak durumundasınız.

Rahat bir dünya ekonomisi konjonktüründe değiliz. Bölgemizde son derece olumsuz jeopolitik gelişmelerin yaşandığı bir dönemdeyiz. Tarihimizin en büyük deprem afetini yaşamış durumdayız ve onun yaralarını sardığımız bir dönemdeyiz. Bütün bunları düşündüğünüzde karşı karşıya kaldığımız meselenin ne olduğu daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum. Ama tüm bu şartlara rağmen yani bu sorunlara rağmen bu genel prensiplerimizden uzaklaşmış değiliz ve elimizden gelen tüm gayreti bu yönde sarf ediyoruz.”

Yılbaşı ve Temmuz Zamlarını Birlikte Değerlendireceğiz

Memur ve Bağ-Kur emeklilerine ek zam konusundaki çalışmalarda son aşamaya gelindiğini belirten Yılmaz, şunları söyledi:

“Gerek emeklilerimizi gerek SSK, Bağ-Kur emeklilerini yılbaşı ve yıl ortası bütün bu yapılanları dikkate alarak, etkilerine bakarak bir dengeye taşımak. Gerek memur emeklilerimizi, gerek SSK ve Bağ-Kur emeklilerini yılbaşı ve yıl ortası bütün bu yapılanları dikkate alarak, etkilerine bakarak bir dengeye taşımak, yaklaşımımız bu şekilde diyebilirim.”

En Düşük Emekli Aylığı Alanlara Yönelik Çalışmalar Devam Ediyor

Yılmaz, en düşük emekli aylığı alan vatandaşlar için de çalışmalar yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:

“2019 yılında yanlış hatırlamıyorsam başladı, asgari emekli diye bir kavram yoktu, 2018 ve 2019’larda ilk defa hukukumuza girdi Meclis’te bir kanuni düzenlemeyle. O tarihten bu yana da çeşitli zamanlarda artışlar yapılarak bugün işte 7 bin 500 gibi bir kanuni ücret söz konusu. Burada da şöyle bir ayrım oluyor, normalde primle maaş dengesi, sosyal güvenliğin özü bu. Ne kadar çok prim, ne kadar uzun süre prim öderseniz maaşınızın o kadar yüksek olması gerekiyor, sistemin mantığı bu. Ama bazı emekli aylıklarının şu veya bu sebeple, düşük prim ödeme olabilir, az süre çalışma olabilir, burada bu işi daha iyi bilen uzman arkadaşlarımız da var. Ücreti düşük olanlar var, bunları 7 bin 500’e kanunla getirdiğinizde kök ücret düşük kaldığı için bir sonraki oransal artışlarda sorun yaşanabiliyor, böyle bir durumla karşı karşıyayız doğrusu.

Bir taraftan da normal primiyle bu civarda yine maaş alanlar var, şimdi ikisini birbirinden ayırmak lazım. Yani kök ücreti de 7 bin 500 civarında olan bir topluluk da var, dolayısıyla o sayıların hepsini kök ücreti 7 bin 500’den düşük diye görmemek lazım, 7 bin 400 vardır, 7 bin 300 vardır, en düşük 5 bin-5 bin 500’ler civarında diye biliyorum, ama burada bir skala var. Ona yakın olan kök ücreti olan var, daha uzak olan var, buralarda da bir anlamda bir sosyal denge anlamında kanuni düzenlemeyle oluyor bunlar biliyorsunuz, idari kararla gerçekleşen şeyler değil, bir kanun gerekiyor.

Dolayısıyla burada bir sosyal adaleti sağlama, daha düşük gelirli olanları destekleme politikası söz konusu. Bu yaklaşımımız devam ediyor elbette, en düşük emekli alanlara dönük olarak da ne yapabiliriz diye çalışıyoruz.